Uşak Şehri tarih boyunca deprem,yangın,…vs. gibi felaketlerle sarsılmış, harap olmuş ve birçok defa yeniden inşa edilmiş olup Uşak Şehri için 1653 depremi önemli bir yer işgal eder.
Uşak Eğitim Tarihinin önde gelen isimlerinden Hasan Hilmi İlkokulu Müdürü 1911 doğumlu Hüsnü Kazım Ersoy 8 Temmuz 1953 yılında kaleme aldığı “Uşak İlinin Coğrafi ve Tarihi Durumu ” isimli makalesinde;
Uşak ,kuruluşundan Cumhuriyet Devrine kadar önemli olarak 1653’de civarını da çok harab eden bir yer depremi felaketine ve sırada gayri meskun bir hale gelmiştir. Bilahare Acemoğlu Ali Ağa ve İbrahimkahyaoğulları tarafından yeni binalar yapılmak suretiyle ihya edilmiştir.
Uşak İlinin Coğrafi ve Tarihi Durumu-Hüsnü Kazım Ersoy-8 Temmuz 1953
Hüsnü Kazım Ersoy Bey’in bu bilgiyi nereden elde ettiğini bilmiyoruz. Lakin anlaşılacağı üzere Uşak’ta 1653 depreminin etkisi o kadar büyüktür ki gayri meskun( İçinde oturulmayan yer) hale gelmiştir.
Anadolu Deprem Literatüründe 1653 Depremi
Bu felaketlerden biri 23 Şubat 1653 tarihinde ki 7,5 büyüklüğünde olduğu tahmin edilen “Doğu İzmir Depremi” ; İzmir,Uşak, Denizli, Nazilli ve Tire’de evlerin yıkıldığı ve binlerce kişi öldüğü büyük bir felaket olmuştu.
Batı Anadolu Fay Hattı’nın ürettiği en büyük depremlerden olan Doğu İzmir Depremi 2-3 bin kişinin öldüğü tahmin edilen büyük bir felakettir.
Doğu İzmir Depremi,tarihi depremlerin büyüklüğünü belirlemede kullanılan Mercalli şiddet ölçeğine göre en büyük şiddet X (Yoğun) olarak hissedildi.
Batı Anadolu Fay Hattı’nın Depremselliği
Batı Anadolu Fay Hattı, Anadolu’nun batısında doğu-batı uzanışlı, kuzeyden-güneye doğru sıralanan pek çok faydan oluşan deprem alanıdır. Ege Bölgesinde 1900-2012 yılları arasında 4 ve üzeri şiddette 961 deprem gerçekleşmiştir.
Coğrafya ve Jeofizikçiler tarafından muhteşem sismolojik bir alan olarak nitelenen Batı Anadolu Fay Hattı bölgesi tarih boyunca uygarlığın merkezlerinden biri olması, doğal afet kayıtlarının düzenli şekilde günümüze ulaşmasını sağlamıştır.(Baykara, 1974: 86)
Büyük Menderes Havzası son 15 milyon yıllık jeolojik süreçte oluşan bir yerkabuğu genişleme ve çöküntü (graben) alanıdır. Batı Anadolu’nun en büyük akarsuyu olan Büyük Menderes Nehri bu çöküntü alanı boyunca akar. Büyük Menderes Havzası tarihsel dönem (1900 yılı öncesi) ve aletsel kayıt döneminde (1900 yılı sonrası) hasar ve can kaybına neden olmuş depremler bakımından depremselliği yüksek bir alandır.
Osmanlı Tarihinde 23 Şubat 1653 Doğu İzmir Depremi
Büyük Menderes Çöküntüsü’n de etkili olan en büyük depremlerden birisi 23 Şubat 1653 depremidir. Şiddeti 7.5 olarak verilen bu deprem neredeyse tüm Batı Anadolu’da hissedilmiştir (Ergin vd. 1967).
“25 Rebiülevvel 1063(23 Şubat 1653)’te Güzelhisar’da büyük bir deprem meydana geldi, bir anda kentteki binaların büyük bir kısmı yıkıldı… birçok saray ile ev yere gömüldü. 3000 erkek, kadın ve çocuk öldü ve birçoğu da yaralandı…ve çok sayıda hayvan da telef oldu. Ayakta duran tek bir mescid, cami ya da başka sağlam bina kalmadı. Hafif sarsıntılar 40 gün boyunca devam etti. Yer yer toprak yarıldı. Kiminden renkli kiminden de siyah sular fışkırdı. Sonra geri çekildi.”
Osmanlı Devletinin İlk Resmi Tarihçisi Halepli Mustafa Naima Efendinin Naima Tarihi isimli eseri
Asaf Gökbel’in Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden aktardığına göre ;
“1653 depreminde biranda birçok ev ve cami yıkılıp yerle bir olmuştur. Birçok ev de içinde oturulamayacak kadar zarar görmüştür. Üç binden fazla kişi enkaz altında kalmıştır. Bir o kadar da yaralı çıkarılmıştır. Yerler yarılmış, Aydın’ın içinde siyah katran gibi sular kaynamaya ve akmaya başlamıştır. Bilhassa Hasan Efendi, Sarayiçi ve Ramazan Paşa Mahalleri en çok zarar gören yerlerdir. Saray içi Mahallesi Üveys Paşazade’nin konakları mahalle ile beraber yere inmiştir”
Evliya Çelebi Seyahatnamenin 9.cildi
23 Şubat 1653 tarihinde X şiddetindeki tam bir felaketle bozmuş, yılların verdiği hiddetle şehirde taş üzerinde taş bırakmamıştır. Odak merkezi olduğu için en fazla hasarın Alaşehir’de olduğu depremden bütün Batı Anadolu etkilenmiştir. Diğer şehirlerde de çok büyük can ve mal meydana gelmiştir. Evlerin temelden yıkıldığı depremde, yine su yolları kesilmiş, toprakta geniş ve uzun çatlaklar ve yarıklar oluşmuştur.
Evliya Çelebi, “Seyahatname’ sinde; “Cimşid’ in tahtı Köşk’ te idi” diye yazmakta ve yine aynı eserde, 1653 yılındaki deprem sonucu göçtüğü için halk arasında “Göçük” dendiği ve “göçük” kelimesinin “Köşk” haline geldiği belirtilmekte ise de “Küçük Asya” kitabındaki 1530 yılının haritasında Köşk adı geçmektedir.
Ömer Aşcı