Efe mi? Eşkiya mı?Vatan Hainimi?

Çal Kuvva-i Milliyesi Uşak’ın İmdadına Koşuyor
“Sarayköy istikametinde ilerlemek isteyen düşman durdurulmuştur. Alaşehir ve Elvanlarda (Eşme ilçesi) toplanan düşman kuvvetleri İnay (Ulubey’e bağlı bir kasaba) istikametinde ilerlemeye başlamışlardır. Namus ve fedakârlık gösterme zamanı gelmiştir. İlçenizin bütün silahlı kuvvetlerini toplayarak Karahallı nahiyesine hareketle, mıntıka komutanı Sabri Bey emrinde Uşak istikametinde düşmanın yan ve gerilerini tehdit edecek şekilde 23. Tümene yardımınızı isterim . Çal, Çivril ve Dinar kazaları namuskâr halkının Uşak’taki din kardeşlerine yardım edeceklerinden eminim. Ne kadar kuvvetle hareket edildiği haberini Afyonkarahisar’da bekliyorum. Hepinizi Allah’a emanet ederim. ”
Eşkiya mı Köroğlu mu?
Ayı Veli Çetesi Isparta İstiklal Mahkemesinde Yargılanıyor
-
Jandarma takviye görevlilerinden Nakısoğlu Mehmed
-
Boyacı Alioğlu Yusuf
-
Muharremoğlu Fesli Süleyman
-
Hacı Mustafaoğlu Hacı Nuri
-
Kör Osmanoğlu Hacı Ali
-
Tokooğlu Emin ‘nin adı geçmektedir.
Isparta İstiklal Mahkemesi Tutanakları
“Çivril kazasına tabi(?) Karahallı nahiyesinin düşman tarafından işgali sonrası ve Türk Askerinin tahliyesinden sonra 3 Şubat 1921 tarihinde Uşak kazasına tabi’ Delihıdırlı köyünden Kökezlioğlu Ayı Veli ve yandaşlarından oluşan eşkiya çetesinin Karahallı nahiyesine gelişiyle köy ahalisinden teşkil ettikleri silahlı kişiler ile Çivril kazasının Buğdaylı ve Kaykıllı köylerinde Çal müfrezesi tarafından yapılan soruşturma esnasında adı geçen müfrezeye karşı adı geçen eşkiya ile birlikte silahlı direniş ve müfreze üzerine kurşun sıktıkları nedeniyle sanık olarak mahkemeye sevk edilmiştir.
Çivril kazasının Karahallı nahiyesinden ve jandarma takviye görevlilerinden Nakısoğlu Mehmed ve Boyacı Ali oğlu Yusuf ve Muharrem oğlu Fesli Süleyman ve Hacı Mustafa oğlu Hacı Nuri ve Kör Osman oğlu Hacı Ali ve an itibariyle firarda bulunan Tokooğlu Emin’in haklarında yapılan muhakeme neticesinde:
Adı geçen Nakısoğlu Mehmed ve Boyacı Alioğlu Yusuf ve jandarma takviye efradı olarak nahiye merkezinde istihdam olundukları halde düşmanın gelişi sırasında Osmanlı Hükümet onurunu korumak amacıyla başka bölgelere çekilmeyerek nahiye merkezi olan Karahallı nahiyesinde silahlarıyla beraber kalmışlardır.
Düşmanın çekilmesini müteakib düşmana yardım etmiş olan Ayı Veli ve arkadaşlarından oluşan silahlı çetenin, merkez nahiyeye gelişi üzerine ismi geçenler ile Muharremoğlu Fesli Süleyman ve Hacı Mustafa oğlu Hacı Nuri ve Hacı Toko oğlu Emin işbu eşkiyaya hizmet ederek eşkiya marifetiyle toplattırılmış olan hayvanlarla silahlı olarak birlikte ve toplu halde Buğdaylı ve Kaykıllı köylerine giderek cebr ve zor ile ahaliden silah ve hayvan toplamışlardır.
Ayı Veli Çetesi bu suçu işledikleri sırada Çal Jandarma Müfreze Kumandanı Arif Bey kumandasında işbu eşkiyanın takibine memuren gönderilen silahlı birliğe karşı silahla mukavemet ve bir saat kadar Buğdaylı köyünde müfreze üzerine ateş açmışlardır.
Ayı Veli Çetesi mensuplarından yakalananların suçu kabul etmekle birlikte hükümete karşı gelmek amacıyla değil yakalanmamak amacıyla işledikleri ve soruşturma öncesi kayda alınan kişilerin şahitliği ve bunlardan Emin’in an itibariyle kaçak bulunmasıyla anlaşıldığından hareketlerine temas eden Askeri Ceza Kanunnamesi’nin kırk sekizinci maddesinin dördüncü fıkrasına uyarınca ve tutukluluklarının başlangıç tarihi olan 23 Kanunısani 337 (23 Ocak 1921) tarihinden itibaren tutuklu bulunan Mehmed , Yusuf , Süleyman ve Hacı Nuri’nin birer sene müddetle ve burada ki duruşmaya katılmayarak firar etmesi ve an itibariyle eşkiya içerisinde kalmayı tercih etmesi nedeniyle adı geçen kişiler hakkında silahlı suç işlemek suçuyla yakalanacakları tarihten itibaren zikredilen kanunuyarınca tutuklanarak üç sene hapsedilmelerine…..
Diğer sanık Kör Osman oğlu Hacı Ali’nin silahlı ve isteği dışında eşkiya ile giderek çatışmaya iştirak ettiği suçlamasına karşın vicdani rahatlatacak miktarda kuşkuya mahal bırakmayacak delillerin bulunmaması ve işlediği fiil ve hareketin ise eşkiyanın topladığı silahları nahiye belediyesine götürüp teslim etmekten ibaret bulunmasına binaen sanığın beraatine ve başka suçlardan tutuklu değilse salıverilmesine 1 Şubat 337(1 Şubat 1921) ve 24 Cemaziyelevvel 339(3 Şubat 1921 ) tarihinde oy birliğiyle karar verilerek açıkça duyuruldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklal Mahkemesi Reisi Hamid Karaosmanoğlu
Ayı Veli Aşık Oluyor
Avgan Köyü’nün Namusu İçin
“Bu iş kötüye varacak Ayı Veli“ der.
“-Çekil len dürzü!! Bu köyün adamı garı gibi,bu köyde benim karşıma çıkacak erkek mi var? “diye bağırıp meydan okuyarak Koca Cami’ye doğru yoluna devam etti.
“-Ayı Veli köyü basacak kaçınn…..” diye bağırır.
Ayı Veli Koca Camii yanında bulunan Konağıntaşı mevkiindeki Hacamatların köy konağı(günümüzde Kuran Kursu) önünde durur. Serkidikoğlu Çil Recep’in evine doğru bakmaktadır.Fatmaların evi caminin dibindeydi çünkü. Sevdiği Fatma kızı görmeyi umut etmekteydi.
Ayı Veli’ye Pusu Kuruldu
Avgan Köyü’nün bıçkın delikanlılarının kanına dokunmuştur ,bu meydan okuyuş. ….Ayı Veli durdurulmaz ise kim bilir hangi rezaletler olacaktır. Plan kurulur ve bir grup delikanlı pusuya yatar. Gençler babalarının zulasında buldukları 2 adet kırma tüfek ile pusatlanmıştırlar.
Köyde Koca Camii yanında “Konak’ın Taşı”olarak bilinen mahalde Hacamatlar Köy Konağında;
-
Kara Ahmet,
-
Süzek’in Kara Mehmet,
-
Müdürün Ali,
-
Yorganyakan Mümin,
-
Zalaların Mehmet
pusudadır.
Köy konağına mevzilenen bu 5 gençte 2 adet silah vardır. Biri Köy konağının oda duvarında ki yarıkta ,diğeri ise bahçe duvarının ardında mevzilenmişti.
Silahların patlamasıyla birlikte Ayı Veli ve Paşalar Köylü Hüseyin atlarından aşağıya devrilirler.
Ayı Veli Linç Edilicek
Paşalar Köylü Hüseyin hemen oracıkta ölmüştür. Fakat Ayı Veli bacağından vurulup eski tanıdığı Hacamatoğlu’nun evine sığınır.
Gençlerin mevzilendiği Hacamatların Köy Konağı ismini Hacamatoğlu Sülalesinden almıştır.Bu konağı inşa eden Hacamatoğlu ailesi ibadesi ve iaşesiylede ilgilenmektedir. Hacamatoğlu ailesinin evi köy konağının tam karşısındadır.
Ayı Veli ile eskiden beri tanış olan Hacamatoğlu ateş edenlere mahsustan “-Yapmayın etmeyin” diye bağırarak Ayı Veli’nin yanına koşarak onu merdivenlerden aşağı itiverir.
Yunan Askeri çıkan arbedeye müdahale etmek konusunda aceleci değildir. Onların bütün derdi köyde silah bulundurmayı ve taşımayı yasak etmelerine rağmen silahların ortaya çıkmasıdır. Olay yerine geldiklerinde gençler köy dışına çıkmıştır bile… Yunan Askeri gençleri takibe geçtiyse de yakalayamadılar.
Olan bu çatırtıya bir an da epey bir kalabalık toplanmıştır. Ahali kızgındır ve yaralı Ayı Veli hedeftedir. Köyün namusuna göz diken bu hain cezalandırmak için önce köyün kadınları hücum eder Ayı Veli’nin üzerine..
Erkekler fal taşı gibi açılmış gözlerle uzaktan seyretmeyi, öfke krizindeki kadınların işine karışmamayı tercih etmişlerdi.
Kazma, kürek ve taşla Ayı Veli’yi linç etmeye girişen kadınlara bir müddet sonra erkeklerde katılır. Ayı Veli kanlar içinde: “-Su, su, bir yudum su, kurtarın beni.” diye bağırır. Avgan ahalisi: “-Bok iç! Allah de, Allah de” diye bağırır.
Avgan muhtarı Kösükkayaoğlu Mehmet Çavuş’un buldurduğu bir kağnıya Paşalar Köylü Hüseyin’in cenazesi konulu.Kağının ardına Ayı Veli bağlanarak sürüye sürüye Muhtar Odası olan “Hacı Reşitler”in odaya götürülür. Ayı Veli hala baygın bir halde su istemektedir.
Ayı Veli, son nefesini Hacı Reşitler”in köy konağının damında verir. Avgan köylüsü namusu uğruna neler yapabileceğini göstermiştir.
Ayı Veli Mezarı
Ayı Veli ve Paşalar Köylü Hüseyin isimli bu eşkiyanın leşini ortadan kaldırma işi dönemin Avgan muhtarı Kösükkayaoğlu Mehmet Çavuş’a kalır. Gün kararmaktadır. Öğle vakti başlayan eşkiya avı yeni bitmiştir. Muhtar Kösükkayaoğlu Mehmet Çavuş , Hatıplar(Turalar)’ın Deli İbrahim’i çağırarak;
“İbrahim paranı veremde bu iki leşi götürde Erenler Çamının yanında Ballık Boğazına Gömüver“ der.
Hatıplar(Turalar)’ın Deli İbrahim,ikisine bir çukur açarak birlikte gömer,Ayı Veli ve arkadaşını…. Leşleri gömdüğü günün akşamı Deli İbrahim bir rüya görecektir. Rüyasında Ayı Veli’nin yandaşı Paşalar Köylü Hüseyin ;
“-Al çıkar beni bu pis herifin yanından, istemiyorum bunun yanında olmak.”der.
Deli İbrahim uyanır uyanmaz mezara giderek Paşalar Köylü Hüseyin’in cenazesini çıkararak hemen yanına kazdığı çukura defneder.
Günümüzde hala bu iki hainin mezarının bulunduğu mevki “Ayı Veli Mezarı”diye bilinmektedir.
Yunan Askeri çatışma sonrası köylüyü sorguya alır. Tek tek sorgulama yaparlar; Silah bulundurmayı yasakladıkları halde bu gençler silahları nereden bulmuştur? Yoksa Kuvvacı mıdırlar? Bu beş gencin ismi nedir?
Bu sorgu aslında laf olsun diye yapılmaktadır. Köyde ki Yunan yanlısı aileler çoktan bu bilgileri vermiştir.
Ayı Veli Olayı üzerine Ayı Veli’nin yoldaşı Yunan yandaşı Kökezli Şevket Avgan’a gelir. Arkadaşı Ayı Veli’yi öldürenlerden hesap sorma peşindedir. Yunan Askeri’ni de yanına alarak takibe başlarlar. Ayı Veli’yi haklayan 5 genç çok geçmeden yakalanırlar.
Yakalanan beş genç Avgan Köyünün merkez camilerinden Koca Cami’ye getirilerek ayaklarından cami kirişine asılırlar. Günlerce işkence edilerek yapılan sorguda;
“-Ateş ettiğiniz silahlar nerede?
-O silahları Mustafa Kemal’e mi yollayacaksınız?”….v.s. gibi sorular sorulur.
Kökezli Şevket ve adamlarının ise dertleri başkadır. Gençlere işkence sırasında ; “-Bir daha bize ve adamlarımıza el kaldıracakmısınız” diye vurmaktadırlar.
Gençlerin kanlarından Koca Cami ortasında küçük bir göl meydana gelmiştir. Gençlerin Yunan işkenciler elinde kırılmadık kemiği kalmamıştır. Bilinçleri kaybolmak üzeredir. Yunan Askeri ;“tek bir silahın olduğuna ve cinayetin namus meselesi olduğuna “ikna olmuştur.
Bu beş gencin yaraları ve kırıkları aylarca hamurlara sarılarak iyileştirilebilmiştir. Uşak ve havalisinden süren Yunan İşgali 2 Eylül 1922 de son bulmuştur.
Ayı Veli Olayı; Anadolu köylüsünün namusu, şerefi ve vicdanı uğruna canından geçebileceğinin birçok örneğinden sadece biridir.
Ve dahi “Şeref” le Bitirilmesi gereken en ağır görev “HAYATTIR”
o nası bi isim amünüyüm deli hıdır ayı deli orhan veli 1914-1950 😀