Türk Resim Sanatının önemli kilometre taşlarından Ressam Turgut Atalay; 1956 yılında Türkiye Büyük Millet Meclis Binasına asılacak tabloları belirlemek için açılan Vilayet Tabloları yarışmasında seçilerek Uşak vilayetine gönderilir.
Uşak vilayetinin seçilmesine neden olan,köy yaşamına ve toprağa bağlı yaşama en bozulmamış haliyle temas edilebileceğine olan inanç olmalıdır.
Ressam Turgut Atalay’ın bu dönemine ait tablolardan oluşan bir seçkiyi burada bulabilirsiniz:
Turgut Atalay’ın Çağdaş Türk Resim Sanatında ki Yeri
Ressam Turgut Atalay;Türkiye Cumhuriyetinin Çağdaş Türk Resim Sanatında önemli bir yer işgal eden “Toplumsal gerçekçilik (sosyal realizm)” akımının kurucularından ve önde gelenlerindendir.
Sanatın toplumla bağlarını öne çıkaran, “Yeniler Akımı”nın kurucularından olan Ressam Turgut Atalay; renk ve biçim araştırmacısı, soyut ve figüratif resimler yapan, Türkiye’de sanat ortamının, resim alımlayıcısı-alıcısının oluşması ve “bize özgü resim” arayışlarını resimleriyle gerçekleştiren önemli isimlerdendi.
Vilayet Tabloları Yarışması; Yeni yapılan TBMM binasına, ülkenin tüm vilayetlerinin temsili için yerleştirilecek tabloların yapımı ve seçimi için başlatılan bir etkinlik süreciyle, sergi sonuçlarını içeren bir dizi gelişmedir.
Vilayet Tabloları Yarışma Koşulları
Demokrat Parti dönemi Kültür Bakanlığı tarafından Vilayet Tabloları Yarışmasının 7 kişilik seçiciler kurulu oluşturulur. Bu seçici kurulun en meşhur isimleri Bedri Rahmi Eyüboğlu ve İbrahim Çallı idi.
Vilayet Tabloları Yarışma duyurusunda; Her vilayete istekliler arasından bir ya da birkaç ressam gönderileceği, sanatçılara masraflarının karşılığı olarak 1000’er lira verileceği ve jürinin seçeceği resimlerin hükumet tarafından 500 liraya satın alınacağı duyurulur.
Yüz kadar ressamımız Anadolu‟nun muhtelif vilayetlerine giderek orada bir peyzaj ve bir kompozisyon hazırlayacaklardır. Seçiciler kurulu, yarışmaya katılmak için başvuran yüz altmış aday arasından yüz kişiyi seçerek hangi illere gideceklerini belirler.
Sanatçıların gidecekleri yerler; Cemal Bingöl ve Elif Naci Kocaeli; Nurullah Berk, Bitlis ; İbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Hikmet Onat İstanbul ; Turgut Atalay, Uşak olarak belirlenmişti.
Turgut Atalay Uşak’ta
1956 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Uşak’ta görevlendirilen Turgut Atalay, Kütahya’ya uğrayarak burada seramik çalışmalarını izlemiş ve geleneksel çini motiflerinin dışında farklı konu ve renklerle seramik çalışmaları yapmıştır. Sanatçı Uşak ve Kütahya’dan yaptığı resimlerinde, konu olarak köy yaşamı, köylüler, özellikle de kağnı, kara saban temalarını işlemiş, ifadenin öne çıktığı resimler gerçekleştirmiştir.
Demokrat Partinin Kültür Politikaları ve Vilayet Tabloları Sergisi
Demokrat Parti, Vilayet Tabloları Yarışması ile sanata değer vermediği eleştirilerine karşılık geliştirdiği sanat politikalarının eyleme dökülüşünün en somut örneklerinden biridir.
Türkiye, 1946-1960 yılları arasında, siyasi açıdan bir değişim yaşamaktadır. 1950 yılında Demokrat Partinin iktidara gelmesiyle; ülke yönetiminde önceliği ekonomik gelişmeye ve liberalleşmeye vermiş,devletin sanata verdiği destek büyük oranda azalmıştır.1950 seçimlerinde 27 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı yerini Demokrat Parti’ye bırakmasıyla CHP hükumetinin kültür ve sanat politikalarına alternatif bir yol oluşturulmaya çalışılmıştır.
Demokrat Parti; Yeni yapılan TBMM binası, Anıtkabir ve Eti Bank Genel Müdürlük Binası için, devlet sanatçılara eserler sipariş etmiş ve çeşitli yarışmalar düzenleyerek sanat üretimini teşvik etmiştir.
Bu projeler kapsamında en dikkat çeken TBMM’nin yeni binasında, her vilayeti temsil etmek üzere yapılan “Vilayet Resimleri Sergisi”dir. Temelleri 1938 yılında atılmış olan Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni binasının iç kısımlarının sanat eserleriyle bezenmesini sağlamak üzere kurulan hususi komisyon, memleketimizde ilk defa olarak Türk ressamlarına büyük çapta bir çalışma imkanı hazırlamıştır.
Vilayet Tabloları Sergiye Hazırlanıyor
Gezilere katılan ressamların eserlerinden, 208 yapıt seçici kurulun elemesiyle belirlenir.5 Mayıs 1956 tarihinde bugünkü Senfoni Orkestrası olan Ankara Sergievinde bir açılış töreni düzenlemek üzere hazırlıklara başlanır.
Vilayet Tabloları Yarışması Seçici Kurulunun Meclis için alınmasını uygun gördüğü yapıtların üzerine “Alınmıştır” etiketleri asılır.
Vilayet Tabloları Sergi Açılmadan Kapatılıyor
Vilayet Tabloları Yarışması Sergisi açılışı öncesi Ankara Sergi-evini gezen Demokrat Parti Grup Başkan Vekili Antalya Milletvekili Burhaneddin Onat‟ın da bulunduğu bir grup Demokrat Parti milletvekili, resimlerin hiç birini Meclis‟in duvarlarına asılmaya layık bulmaz. Vekillere göre, resimler, sanat değeri taşımamakta, illerimizi temsil etmekte son derece yetersiz kalmaktadırlar. Çıkan tartışmalar sonucunda sergi açılmadan kapanır, yerleştirilen “Alınmıştır” etiketleri sökülür.
Demokrat Parti (DP) Antalya milletvekili Dr. Burhanettin Onat, resimlerin bir bölümünde Türkiyeyi yurt dışına kötü tanıtacak yönlerin bulunduğunu, bu nedenle serginin açılmamasını söyler.
Vilayet Tabloları Yarışması Sergisinin Açılmaması Üzerine Büyük Siyasi Tartışmalar
İktidar milletvekillerinin bu tutumu siyaset ve sanat çevrelerinden tepki almakta gecikmez. Bülent Ecevit, 10 Mayıs 1956 tarihli Ulus Gazetesi‟nde, bu milletvekillerini, “Stalin çağının kültür komiseri Zdanof‟a” benzetir. Sovyet Rusya‟nın modern sanata karşı olan tutumunun gelişmesinde ve sanat yaşamının devlet tarafından kontrolünde Zdanof‟un rolü büyüktür. Ecevit, iktidarın “bazı yarım kültürlü veya “amatör ressam” politikacılar”ın, Zdanof‟a benzeme hevesi içinde olduğunu ileri sürer.
Vilayet Tabloları Olayı nedeniyle, en sert eleştirilerden biri, aynı zamanda, resimleri seçen kurulda da yer alan Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından kaleme alınır.Özellikle Burhaneddin Onat‟ı hedef alan bir yazıdır bu.
Eyüboğlu, Burhaneddin Onat‟ın sergiyi gezerken “Felaket! Rezalet! Kepazelik! Bizimle alay ediyorlar! Beş para etmez!” gibi yorumlarda bulunduğunu belirttikten sonra, bu serginin pek çok kesimden tepki alan bir Non-figüratif sergi bile değil, hemen her kesimden ressamın katıldığı bir etkinlik olduğunu ve en azından ressamlara bir “Eline sağlık!” denilmesinin yerinde olacağını yazar.
“Resimden anladığını, resim yaptığını savunan bir Bay Burhaneddin Onat çıktı; ve koskoca bir sergiyi yalnız başına kuşa çevirdi ” der ve bu anlatımı yineler. Eyüboğlu‟nun vurguladığı bir nokta da, iktidarın bu tutumundan yalnızca ressamların değil, yeni Meclis için çalışması planlanan pek çok mimar, heykeltıraş ve dekoratörün de zarar görüyor olduğudur.
Burhaneddin Onat’ın Non-Figüratif veya Soyut Sanat Benzetmesi
Vilayet Tabloları Yarışması Sergisinde ki ekseri tablo Soyut Sanatsal akımın etkisindedir.Tartışmaların yaşandığı dönem öncesi;20. yüzyılın sanat akımı olarak nitelenen soyut (abstrait) sanat ile kübizm, fütürizm, ekspresyonizm, süprematizm, konstrüktivizm, dada, sürrealizm gibi akımlar 1950 öncesi dünya sanatını etkileyen belli başlı akımlardır.
Soyut sanatın, Alman ve İtalyan faşist yönetimlerince engellenmesi ve “soysuz sanat” olarak adlandırılması, akımı muhalif bir kimliğe büründürür.940-60 yılları arasında en yaygın ve geçerli dönemini yaşamış soyut ekspresyonizm, Paris yoluyla Türk sanat çevrelerine uzanmıştır.
Turgut Atalay’ın Eğitim Hayatı
Turgut Atalay, 1918 yılında Konya’da doğmuştur. Eğitimine Şehzadebaşı 10. İlkokul’da başlamış ve daha sonra İstanbul Erkek Lisesi’nde devam etmiştir, buradaki eğitimini yarım bırakarak 1936 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne başlamıştır.
Turgut Atalay; 1936 yılında yapılan Güzel Sanatlar Akademisi Reformu sırasında Resim Bölümü Başkanlığına atanan Fransız ressam Leopold Levy (1882-1966) ile başlayan yeni eğitim sürecinde Yüksek Resim Bölümü öğrencisi olmuş ve 1946 yılında birincilikle mezun olmuştur.
Turgut Atalay; burada Nazmi Ziya Güran, İbrahim Çallı, Léopold- Lévy ve iki yıl süreyle Rudolph Belling atölyesinde eğitim görmüştür. Léopold-Lévy’nin Akademi’deki ilk öğrencileri arasında yer alan sanatçı, henüz öğrenci iken 1937’de Şişli Halkevi, 1938’de ise Şehremini Halkevi’nde kişisel sergiler açmıştır.
Turgut Atalay; Cumhuriyetin ilanının hemen öncesinde doğmuş ve eğitimlerini Cumhuriyet düzeninde almış sanatçılardan olup 20 li yaşlarda ki bir grup arkadaşıyla ilk sergisini Mayıs 1941’de İstanbul Beyoğlu Matbuat Müdürlüğü salonunda açmıştı.
Bu birlikteliğe “Yeniler” adını vermişlerdi. Sanat üretiminin halkın arasında gerçekleşebileceğine inanan ve bu yolla sanatı halka sevdirmeyi amaçlayan grup, Türk resminde asıl amacı topluma dönük ilk oluşumdur.Tabii, resmin atölyeden sokağa taşınması da başlı başına bir yenilikti.
1946 yılında Akademi’den birincilikle mezun olan sanatçı, resim öğretmenliğine başlamış, öğretmenlik yaptığı dönemde okullardaki resim eğitiminin yanlış olduğunu belirten yazılar yayınlamış ve daha sonra da öğretmenlik görevinden ayrılmıştır. Onun resminin ikinci dönemi kendi ifadesiyle satıhlar ve şekillerin parçalanmasıyla biçimlenir, bu anlayışa Kağnı ve Bozgun resimleri örnek olarak verilebilir.
Turgut Atalay Devlet Tiyatrolarının Dekor Tasarımcısı
Sanatçının, 1946 yılında çalışmaya başladığı Devlet Tiyatrolarında uzun yıllar tasarladığı dekor resimleri, üç boyutlu çalışmaları, fuar pavyonu tasarımı ve eğlence mekânlarının sahneleri ile ilgili tasarım örnekleri de vardır. 1964 yılından sonra belli aralıklarla düzenli kişisel sergiler açan Atalay 2004 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
“Tutkum resimle değil, boyalarla oynamakla başladı. Tutkunun en zoru; hala da başka iddiam yok!… Keşke hiçbir bilgi birikimim olmasaydı; hep çocuksu kalabilseydim. O zaman suçsuz bir sanatçı olarak karşınıza çıkardım” Turgut Atalay (MENGÜÇ A.; s.14)
Genç Türkiye Cumhuriyeti resim sanatı; asker ressamlardan, Sanayi-i Nefise ve Çallı kuşağına, Leopold Levy’nin kübizmine zorlu bir modernizmi arşınlamaya çalışıyordu. Yeniler Grubu ve Liman sergisi işte bu evredeki yol ayrımlarından biriydi. Adı üstünde; peki “Yeni” olan neydi? İlk defa bu topraklarda sanatın içine toplumsallık ve sınıf sızıvermişti. Liman işçileri, hamallar, ekmek peşinde koşturan insanlar. Yeniler modernist biçimlere yeni bir içerik üflemişlerdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktı.
www.usaktayiz.com sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır.
Bunlar www.usaktayiz.com ‘un yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz. İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz.
www.usaktayiz.com ‘daki harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. www.usaktayiz.com ‘da hiçbir bildirim yapmadan, herhangi bir zaman değişikliğe gidebilir. Bu sitedeki bilgilerden kaynaklı hataların hiçbirinden sorumlu değildir.
II. Meşrutiyet dönemi İzmir Basınının önemli mizah gazetelerinden “Edep Ya Hu Mizah Gazetesi”nin yazarları arasında Saruhan(Manisa) Vilayeti kazalarından Eşmeli Nadire Hanım isminde bir şair görülür.
Çanakkale Kara Savaşlarının en şiddetli yaşandığı günlerde 125. Alay Kumandanı Yarbay Abdürrezzak (Akbarlas) ; Gelibolu Yarımadasının Arıburnu bölgesinde Kırmızı Sırt Mevkisi’nde büyük bir cesaret örneği sergileyen 13 Mayıs 1915 tarihinde Uşaklı Ali oğlu Mehmet’in kahramanlığını üstlerine raporluyordu.
Besim Atalay ‘ın Uşaktan Ayrılırken Şiiri; Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 23 Temmuz 1920 tarihli nüshasında neşredilmiş ve 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali ve takip eden süreçte Yunan mezaliminden korkan İzmir, Aydın, Manisa Bölgesinin Türk ve Müslüman ahalisi tren yolu boyunca iç bölgelere göç etmesiyle başlayan süreçte Uşak Kazasındaki hazin durumu anlatan güçlü bir şiirdir.