Uşak Tren İstasyonu ‘nun Resmi Açılış Töreni’ni 10 Eylül 1897 Cuma günü İzmir Gazetesi’nin ismi meçhul bir muhabiri izleyecek ve “Kasaba Demiryolu yahut Nur İçinde Bir Cevelân” başlıklı bir yazı dizisi haline getirecektir.

Uşak’a Demiryolunun Geliş Hikayesi; Alaşehir-Afyon arasına tren yolu hattının inşa ve işletme imtiyazının Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid imzalı 16 Şubat 1893 tarihli ferman ile lüks yolcu turistik demiryolu işletmeciliğiyle tanınan Orient Express (Doğu Ekspresi) sahibi Compagnie International des Wagons-Lits Şirketi ‘ne verilmesiyle başlar. Buna göre, İzmir’den Kasaba (Turgutlu)’ ya ve Alaşehir’e, Manisa’dan Soma ‟ya, İzmir’den Bornova ‟ya kadar yaklaşık 266 kilometre uzunluğunda ki mevcut demiryolu hattının işletilme hakkı İngiliz İş adamı Samuel Bayliss ‘in “The Smyrna Cassaba Railway Company (SCR)/İzmir-Turgutlu Demiryolu Şirketi’ne aitti. Bu hatları yapan ve işleten İngiliz Şirketler hatları muhafaza edip yeni yapılacak hatlar için imtiyaz alarak, bu avantajlı durumu korumak ve sürdürmek istiyorlardı. Ancak İngilizlerin Mısır’ı işgal etmesi gibi Osmanlı aleyhinde izlediği politikalar Osmanlı devlet idarecilerinin ters tavır almasına yol açtı. Bu durumu fırsat bilen Fransa Devleti’nin teklifi ve ısrarıyla İzmir-Turgutlu (Kasaba)-Alaşehir Hattı işletmesi ve bu hattı Afyon’a kadar uzatılması işi; 16 Şubat 1893 tarihinde Belçikalı Georges Lambert Casimir Nagelmackers’e ait” Compagnie International des Wagons-Lits/Uluslararası Yataklı Tren Taşımacılığı Şirketi” ne verildi. Alaşehir-Uşak Demiryolu Hattı inşaatına 20 Aralık 1887 yılında başlanıldı. Belçikalı George Nagelmackers imtiyazı aldıktan sonra sahip olduğu haklarını bir Fransız Şirketine devrederek, Kasaba Demiryolunun İngilizlerden Fransızlara geçmesini sağladı. Alaşehir’den Afyon’a uzatılması projelendirilen demiryolu hattının Alaşehir-Elvanlar arasındaki birinci kısmı inşaatı 1897 Temmuz ‟unda tamamlanmıştı. Elvanlar- Uşak arası ise, 6 Eylül 1897 tarihli irade ile de resmi açılışın yapılmasına izin verildi. Alaşehir-Afyon hattı da kısa sürede tamamlanarak 20 Ekim 1897 tarihinde işletmeye açıldı.
İzmir Gazetesinde ” Kasaba Demiryolu Yâhut Nur İçinde Bir Cevelan” Yazı Dizisi
Uşak Tren İstasyonunun Resmi Açılış Törenini gözlemlemek amacıyla İzmir Gazetesi tarafından ismini bilmediğimiz bir muhabir Uşak’a gönderilmiştir. İzmir Gazetesinde ” Kasaba Demiryolu Yâhut Nur İçinde Bir Cevelan” başlıklı bir yazı dizisinde Uşak Tren İstasyonunun Resmi Açılış Töreni için çıkılan yolculuk şöyle anlatılmıştır;
Yolculuğumuz 12 Eylül 1897 Pazar gecesi başladı. Uşak Demiryolunun resmi açılışı için davet edilmiş olan bir takım zevat önce saat 04.30‟da Kasaba Demiryolu İstasyonuna arabalarla geldiler. Gelen davetliler birinci sınıf vagonlardan mürekkep olarak hazırlanmış olan bir vagona bindiriliyordu. Vagona dâhil olan davetliler, Şimendifer heyetiyle bazı muteber tacirler, gazete muharrir ve imtiyaz sahiplerinden ibaret idi. Tren muntazam surette tertip edilmiş ve lambalarını yakmış ve hemen hareket edecek olduğundan tren memurları davetlileri bir vagona dört kişiden başka girilmemek üzere yerleştirdiler. Saat tam 05.00‟a gelmiş idi. Tren düdüğünü çaldı, vagonların kapıları kapandı, yavaş yavaş hareket etmeye başladı.
İzmir Gazetesi, 13 Eylül 1897 (15 Rebiyülahir 1315), s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Uşak Tren İstasyonunun Resmi Açılış Töreni için davet edilen gazeteci, ticaret erbabı ve bazı muteber kişiler 12 Eylül 1897 Pazar günü Basmane İstasyonu’na gelip açılış için özel hazırlanan vagonlara yerleştirilmişler ve sabah saat 05.00‟da tren hareket etmiştir.
Yol Güzergahında ki Şairane Manzara
Trene bindirilmiş olan Rum Yetimhanesi Mektebi Musikisi güzel bir hava çalarak dikkatleri üzerine çekti. Herkes onları dinlerken ağır ağır giden tren birden hızlanarak uçmaya başladı. Arada bir öttürülen trenin düdüğü dağları ovaları çın çın inletiyordu. Kamer akşamdan bedri kemâl halinde tulû etmiş olduğundan ruy-ı zemine döktüğü nurlar dağları, ovaları ziyalara gark etmiş, her taraf, nur, afak bir âlem mecale gelmiş ve İzmir’in Halkapınar’dan Karşıyaka’nın müntehayı hududuna, Çiğli önlerine kadar temaşa olunan o latif körfezi bir gümüş-i ayine ye benzemiş idi. Menemen İstasyonu’nu geçtik. Yanımdakilerin üçü de gazete muharrirleri idi. Biraz sohbet ettik. Yanımdakiler seyahat sırasında gözlemlerini not etmek için kalem ve kâğıtlarını çıkardılar. Fakat uykusuzluk müsaade etmediğinden ikisi uykuya daldı. Ben diğer arkadaş ile hem görüşüyor hem de notlar alıyordum. O mehtap, o hâlet-i latif, o ruhani manzara yazı yazmak için arayıp da bulamadığım bir zaman, bir zemin idi. Tren bir nur tarlasından diğer bir nur tarlasına geçe geçe giderken, fikrim de ulviyetten ulviyete intikal ediyordu. O nur mehtaba bürünmüş olan ovalar, kıta kıta birer cennet-i zemin tasvir ediyorlardı. O ovalarda trenin husule getirdiği hafif bir gürültü ile ara sıra çıkardığı düdük sesinden başka hiçbir ses yok idi. Trenin güzergâhında bulunan istasyonlar mersin dalları ve Osmanlı sancaklarıyla tezyin edilmiş idi. Sabah yaklaşmıştı. Kamer kaybolmaya başladı. Çok geçmeden sabah, tatlı, latif nurunu gösterdi ve trenimiz durdu.
İzmir Gazetesi, 13 Eylül 1897 (15 Rebiyülahir 1315), s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Demiryolu güzergâhındaki bütün istasyonların mersin dalları ve Osmanlı sancaklarıyla süslendiği görülmüştür.
Alaşehir’de Verilen Mola
Burası Alaşehir İstasyonu idi. İstasyon Alaşehir merkezine biraz uzak idi. Birçok konuda ahalimizi memnun etmek için çalışan Şirket yöneticileri Alaşehir İstasyonunda davetlilere kahvaltı ikram ettiler. Trenin hareket saati yaklaşınca davetliler trene binmeye başladı.
İzmir Gazetesi, 13 Eylül 1897 (15 Rebiyülahir 1315), s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Bu istasyona gelindiği zaman Aydın Vilayeti Valisi Kâmil Paşa’nın maiyetiyle birlikte geceyi Alaşehir’de geçirdiklerini haber aldık. Çünkü vali gündüzden bazı vilayet erkânı ve memurları ile birlikte hususi trene binmişler, Manisa ve Kasaba (Turgutlu)’ya da uğrayıp Salihli’ye gelmişlerdi. Yaklaşık bir saat kadar kaldıktan sonra tren Alaşehir’den hareket etti. Tren geceyi mehtabın ziya-ı ruhanisi içinde geçirip de seherin ibtisâm-ı nuranisine Alaşehir İstasyonunda telakki ettikten bir buçuk saat sonra kendisini oraya kadar sürüklemiş olan lokomotifi bıraktı. Bu sefer trene daha büyük lokomotif takıldı. Lokomotifin böyle büyük ve daha kuvvetlisinin trene takılması bize yolun ehemmiyetini anlatmış idi. Tren düdüklerini öttürerek tekrar hareket etmeye başladı.
Alaşehir İstasyonu’ndan ayrılan tren Yeniköy İstasyonu’ndan sonra Beşkaza ve Umur Baba dağları arasından geçerek Eşme kazasının yakınında bulunan Elvanlar Köyü ‘ne ulaşacaktı.
Killik İstasyonu
Bundan sonra yeni Uşak hattı üzerinde gidiyordu. Bu arada güneş de yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı. Güneşin ziyası âlemi parıl parıl parlatıyordu. Gecenin serinliği henüz bâki olduğundan bu trende geçirdiğimiz sabah âlemi de bizim için unutulmayacak bir âlem-i nurani idi. Tren bir saat kadar hareketten sonra durdu. Muazzam bir mevkif görüldü. Üzerinde Celî bir hat ile “Killik” yazılmış idi. Bu mevkifte birkaç zaptiye görüldü. Mevkif Osmanlı sancaklarıyla donatılmıştı. Tren burada çok durmadı ve harekete devam etti. Bu Uşak hattı üzerindeki inşaatın pek büyük ve şayan-ı ehemmiyet olduğu zaten haber verilmiş ve yol üzerinde 20 kadar tünel ve birkaç büyük köprü olduğu söylenmiş olduğundan trende bulunan davetliler buraları görmek için sabırsızlanıyorlardı.
İzmir Gazetesi, 20 Eylül 1897 (22 Rebiyülahir 1315), s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Alaşehir-Afyonkarahisar Demiryolu Hattı’nın 250. Kilometresinde bulunan Killik isimli köyde ve ondan 5 kilometre mesafede bulunan Yeniköy’de üçüncü istasyon bulunuyordu. Bu iki köy Alaşehir’den Kula’ya giden araba yolu üzerinde bulunuyordu. Alaşehir ‟den Uşak’a kadar olan kısım 118 kilometre uzunluğunda idi. Alaşehir ‟den başlayan hat Killik, Güneyköy, Elvanlar, İnay‟ dan geçip Uşak Tren İstasyonu na varıyordu.
40 Tünelden Geçilen Yer Altı Seyahati
Tren hızını bir kat daha artırdı ve düdüklerini sık ve daha kuvvetli öttürmeye başladı. O zaman trenin bir tünele girdiğini gördük. Biz artık yer altında gidiyorduk. Bu yer altı seyahati bir dakika kadar sürdü. Tünel 180 arşın uzunluğunda idi. Bu da oldukça uzun bir mesafedir. Bu çalımalar bir maarif eseridir. Maarif olmadan insanlar bunları yapamaz. Tünelden tren çıkar çıkmaz geriye baktığımızda ne görelim? Koca bir dağ oyulmuş, delinmiş, bir taraftan öbür tarafa çıkılmış. Dağ gayet büyük ve üzeri palamut gibi çeşitli ağaçlarla ve büyük kayalarla doluydu. Tren birinci tüneli müteakip pek az fâsılalar ile böyle birkaç tünele daha girip çıktı. Tünellerin hepsi de özenle yapılmıştı. İçleri, giriş ve çıkışları o kadar metin, o kadar müstahkem bir suretle yapılmış ki hayretle seyrediyorduk. Üzerinde şu seyahati icra etmekte olduğumuz Uşak hattında gördüğümüz muntazam inşaat yahut inşaattaki intizam, öyle zannederim ki, şimdiye kadar hiçbir demiryolunda müşahede edilmemiştir. Yola tesadüf edip de su cereyanı ihtimali olan küçük büyük dağ araları ve derecikler için yolun altına yapılmış olan oluklar cidden şayan-ı tahsin bir derecede müstahkem yapılmış idi. Bir aralık tren “tünel” a‟mâline kâfi olmadığından yarıp gediği tepelerin aralarından geçmeye başladı. Pencerelerden bakılınca taştan duvar arasından geçiliyor zannediliyordu. Yolun bu kısmında katar sabun gibi kesilmiş sert taşların arasından geçiyordu. O sırada Ferhat’ın sevda-i Şirin ile yardığı dağ aklımıza geldi. Koca Ferhat şimdi gelip de yarılan, delinen dağları görmeli. Yolun bu aksamında da menfezler, su yolları, mecralar, yolu hiçbir şekilde suların bozmaması için lazım gelen fenni ameliyat son derece güzel yapılmıştı. Bir zaman daha yola devam ettik. Vapör yolunu kesti. Yolcular inmeye başladı. Biz oralarda bir istasyon görmediğimizden trenin duruş sebebini sorduk. Meğer “Büyük Köprü” ye gelinmiş, tren büyük köprü üzerinden geçerken içindekiler dışarıdan temaşa edecek imiş. Biz de indik. İki büyük dağ arasında gerilmiş acayip başka âlemden biri gibi bir cisim ve demirden mamul maber (köprü-geçit) görmeye başladık.
İzmir Gazetesi, 20 Eylül 1897 (22 Rebiyülahir 1315), s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Burada bahsedilen “Büyük Köprü”; Konaklar- Güney Köy Arası 198 Köprüsü veya Türkmen Tepe Durağı olarak bilinmektedir.
Konaklar- Güney Köy Arası 199 Köprüsü
Bu köprü cidden şayan-ı temaşa-i asariye den idi. Trende bulunanların hemen yarısından fazlası trenden inip köprünün karşı tarafına, dere içine yürüdüler. Tren aheste bir tur ile harekete başladı. 160 metre yani 240 arşın uzunluğunda bulunan bu muazzam köprünün üzerinden geçen o koca lokomotif ile 11 arabadan mürekkep olan katarın ağırlığına karşı en hafif bir lerze (titreme) bile hissettirmedikten başka daha bu gibi sıkletlerin pek çoğuna tahammül edecekmiş gibi duruyordu. Köprü, açık söyleyelim 1,5 minare boyu derinliğinde bulunan azametli derenin hemen iki tarafındaki baş taraflarına yapılmış olan birer duvarla raptedilmiş ve ortaya tesadüf eden 150 arşın kadar yeri telgraf teli gibi gerilmiş kalmıştır. Tren köprüyü geçti, yolcular mevkilerine girdiler. Lokomotif dağları sedasıyla doldururcasına bir çığlık koparıp hemen bir tünele sokuldu. Herkes hayret içinde kaldı ve yer altı seyahati yine başladı. Bu tünel küçük idi, pek çabuk çıktık. Biraz sonra birine daha girdik. Ondan çıkar çıkmaz bir tünele daha girip çıktık. İkinci köprüye geldiğimizi haber verdiler. Tren köprünün üzerinde yine durdu. Bu köprü evvelki köprüden 20 metre yani 30 arşın kadar küçüktü. Fakat bunda rüyet olunan asar-ı maharet ve asar-ı metanet evvelkinden zerre kadar bile noksan değildi. Tren bunu da geçer geçmez bir-iki deliğe (tünel) daha girip çıktı. Üçüncü küçük köprüye geldik. Onu da seyredip geçtik.
İzmir Gazetesi,27 Eylül 1897(29 Rebiyülahir 1315) s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Alaşehir-Uşak Hattı 117 km olup 4 büyük köprü,21 tünel ve 7 İstasyondan oluşmaktadır. Alaşehir-Eşme arasında topografyanın yer yer çok engebeli oluşu, demiryolu hattının inşasını güçleştirmiş, inşa süresini uzatmış ve maliyeti artıran etkiler yapmıştır.
İnay ve Güney Tren İstasyonları
Nihayet birkaç tünel, birkaç küçük köprüler daha geçildi. Tren İnay İstasyonu’nda durdu. Bu istasyondan sonra Güneyköy İstasyonuna geldik. Bu istasyonlar da Osmanlı sancakları ve mersin dalları ile tezyin edilmiş idi. Güneyköy İstasyonu’nda, Alaşehir’e teşrif etmiş olan Aydın Valisi Paşa hazretlerinin bu istasyonu teşrif edeceklerini haber aldık. Tren biraz durduktan sonra Uşak’a doğru hareket etmeye başladı. Yolumuzun üzerinde kalmış olan istasyonlar Elvanlar, Ahmetli, Karakuyu mevkilerinden ibaret idi. Bunlardan sonra Uşak İstasyonu gelir. Yolda tünel, köprü gibi cismi asar-ı inşâiye kalmamış olduğundan yalnız bu hattın her noktasında meşhut olan intizamı, metaneti seyrede seyrede gitmeye başladık. Uykusuz, yemeksiz geçmiş olan bu 24 saat seyahat bizi iyice yormuş olduğundan o yorgunluk sebebiyle vagonun bir tarafına yaslandığımız halde hatırımızdan pek çok şeyler geçmeye başladı.
İzmir Gazetesi,27 Eylül 1897(29 Rebiyülahir 1315) s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara

Daha önce iki defa sadrazam olan Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa, Kasım 1895-Ocak 1907 arasında bir anlamda sürgün olarak Aydın valiliği görevini yürütmüştür. İzmir’in Levanten aileleri ile özellikle Whittal Ailesi ‘nin , İngiltere’ye yakınlığıyla tanınan Aydın Vilayeti Valisi Kâmil Paşa ve oğlu Sait Paşa ile yakın ilişkisi ile dikkat çekmektedir.
Aklımda Deli Sorular
Zihnim diyordu ki “Frenk neler yapıyor?” Evet zihnim bana böyle hitap ediyordu. Bu hitap yalnız bana münhasır kalmayacak, yoldan her gün gelip geçen yüzlerce yolculara zihin ve fikirleri tarafından edilecektir. Ben bunun üzerine düşünmeye başladım. Frenk bizden fazla hiçbir şeyi yapmaz. Bu gördüğümüz, bu temaşasıyla hayran kaldığımız asarı yapan maariftir. Fakat bu maarifin kısm-ı müfidi bizim Frenk dediklerimizin ikametgâhı olan Frengistan’da, Avrupa’da, Amerika’da tecelli etmiş. Bunun için onlar o maarife malik olmuşlar ve o faydalı maarif sayesinde güzel düşünüyorlar sonra da güzel şeyler yapıyorlar. Düşündükleri ve yaptıkları işler ile medeniyete hizmet ediyorlar. Avrupa’daki talebeler “bir alet yapsam da insanlığa faydam olsa” diye düşünüyor. Bizde de talebe var. Hem onlar insan da biz değil miyiz? Bizim mektep, medrese talebelerimiz de düşünüyor. Ne düşünüyor? Mektebi bitirsem de bir memuriyet yakalasam, 800 yahut 1.000 kuruş maaş az para değildir. İnsan geçinir gider. Kaderde var ise terakki de ederim. Bir büyük zata çatarım fakat bir takım elbise lazım. Bayramda vesaire eyyam-ı mahsusta ekâbire devam etmeli, teveccüh kazanmalı, yalnız bununla da olmaz. Bazen Beyoğlu’na, Kordon’a gitmeli, Avrupalılarla görüşmeli, Fransızcayı unutmamalı, âlem-i medeniyete de karışmalı, bakalım sonra kaderde ne var ise çıkar gelir diye pekâlâ düşünüyor.
İzmir Gazetesi,27 Eylül 1897(29 Rebiyülahir 1315) s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Memuriyet öteden beri Türk toplumunda rahat ve kolay bir kazanç kapısı olması, devletin manevi şahsının temsilcisi olması, özellikle devlet teşkilatı açısından büyük önem taşıyan makamların halk nezdinde saygı, güç ve korku uyandırması gibi nedenlerle revaç görmüş, değişen ve dönüşen devlet ve toplum yapısına bağlı olarak yönetim ve reaya arasında zaman zaman farklı algılarla değerlendirilmiştir.
Elvanlar Tren İstasyonu
Trenimizin Elvanlar İstasyonu’nu geçerek Ahmetli, Karakuyu İstasyonu’nda da durması mülahazalarımıza son verdi. Trenin oradan hareketi üzerine Uşak’ı görebilmek arzusu hepimizde ziyadeleşti. Herkes başını pencerelerden dışarı çıkarıp Uşak’ın görüleceği tarafa bakıyor ve tren artık Uşak ovasında yüzüp gidiyordu. Uşak civarındaki ovaların gayet vâsi ve mümbit arazi olduğunu gördük. Ovalarda sık sık Serenli kuyular vardı.
İzmir Gazetesi,27 Eylül 1897(29 Rebiyülahir 1315) s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Eşme’nin 1934’te kurulusuna kadar Elvanlar adı verilen ve sonra Eşme adını alan istasyonun bulunduğu mevkide daha önce herhangi bir yerleşme mevcut değildi
Uşak Ovalarında Harman
Uşak ‟ta şahit olduğumuz olaylardan birisi de harmanların öyle her tarlada dökülmemesi keyfiyeti idi. Oralarda bir tımarda bulunan 15-20 tarla sahibi biçtikleri arpa, buğdayları bir yere toplayıp orada ayrı ayrı harman ediyorlar. Harmanlarını herkes kendi yapıyor. Sonra da bu usulün güzelliğinden olmak üzere maşer(ortaklaşa) ve mültezim (vergi memuru) öyle harman harman gezmeye gerek olmaksızın bir mahalde işlerini kolaylıkla görüp geçiyorlar. Ovanın her tarafı her dem bahar halinde bulunan zümrüt gibi palamut ağaçlarıyla müzeyyen idi.
İzmir Gazetesi,27 Eylül 1897(29 Rebiyülahir 1315) s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Osmanlı toprak sisteminde hububat üretimi yapılan yerler genellikle mirî (hazine) arazisi statüsünde olup tımarlara bölünmüş durumdadır. Aydın Vilâyeti Ziraat Müfettişi Ermeni Agop 1893 yılında İstanbul’dan yayınlanan “Çiftlik İdaresi” adlı kitabında; Yaz mevsiminde işlerin yoğun olduğu dönemlerde harman yapmak yerine biçilmiş yığınları Avrupa’da olduğu gibi muhafaza ederek
kışın harman işlemleriyle uğraşmanın daha uygun olacağı, harman makinelerinin pahalı olmasına binaen birkaç işletmenin bir araya gelip bir şirket oluşturarak bu makineleri tedarik etmelerinin daha makul olacağına değinmiştir.
Tren Alaşehir’den öğleden sonra saat 13.30‟da hareket ile Güneyköy‟ ü saat 16.03‟te ve İnay “ı 18.10‟da geçerek 19.45‟te Uşak’a vardı.
İzmir Gazetesi, nr. 71-20, (14 Cemaziyülevvel 1315), s. 3. / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Uşak Şehri Göründü
Tren biraz daha gider gitmez Uşak’ın minareleri görüldü. İstasyonda birçok kalabalık müşahede olunmaya başladı. Tren az bir zaman zarfında o görülen kalabalığı iki tarafına alarak Uşak İstasyonu’nda durdu. Görülen kalabalık, hattın resmi küşat (açılış)ını seyri temaşa için Uşak’ın İslam, Hıristiyan, küçük, büyük birçok ahalisinden ibaret idi. Kalabalık arasında birkaç Hıristiyan kadın ve kızlardan başka kadın yoktu. Bundan anladık ki İslam kadınlarıyla yine onlar gibi terbiye görmüş olan yerli Hıristiyan kadınları öyle erkeklerin izdiham ile bulunduğu bir yere gelmemişler. Bu muhsinat-ı nisvaniye(evli kadınlar) Anadolu’nun ekser mahallerinde müşahede olunmaktadır. Uşak İstasyonu’na geldiğimiz vakit polis ve jandarmalar trenin etrafını muhafazaya dikkat ediyorlardı.
İzmir Gazetesi, 11 Ekim 1897 (14 Cemaziyülevvel 1315), s. 3. / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Uşak Tren İstasyonu Açılışı için bu özel günde büyük bir kalabalık toplanmıştı. İzmir’den gelen davetliler Ulubey tarafından Uşak Tren İstasyonuna yaklaşıyordu.
Uşak Tren İstasyonunun Resmi Açılış Töreni
Trenden indiğimiz zaman Uşak eşrafından Tirit zade Mehmed Paşa ile Uşak Kaymakamı Hakkı Bey, Uşak Naibi, Müftü Hacı Mustafa Efendi, Tahrirat kâtibi Kâmil Bey ve ulemadan eşraftan birçok zat ile belde reisi Mehmed Efendiyi orada hazır bulduk. Meğer bu zevat Uşak hattının resmi küşadını icra etmek için oraya gelmişler. Bizi kemâl-i ihtiram ve misafirperveri ile kabul ettiler. Hemen orada toplanan halk kıbleye karşı bir kavis teşkil ederek toplandı. Trenin kemâl-i heybet ve azametiyle cephesi ahaliye karşı durdu. Duruşuyla tren adeta “ben vâsıta-i ticaret ve saadetinizim” diyordu. Müftü Efendi ellerini kaldırıp Osmanlıların mazhar-ı terakki ve saadet olması ve memleketin terakkiyât ve saadet ruz-ı efsuna malik olarak Padişah-ı İslam halife-i nebî-zîşân padişahımız efendimiz hazretlerinin her dakika bu ve bundan büyük eserlere muvafık olarak kemâl-i Şevket ve şan ile ilelebet Osmanlı tahtında kalması hakkında bir dua edip yine bu zeminde olarak kaymakam tarafından olmak üzere Tahrirat Kâtibi Kâmil Efendi tarafından güzel bir nutuk kıraat olundu. Bu sırada orada bulunan bir fotoğrafçı tarafından o heyetin resmi alındı. Hazır bulunan zevatın kalkması üzerine Uşak’a doğru ilerlemeye başladık. On adım kadar ilerlediğimizde istasyon binasının daha yakınına geldik. İstasyon cidden parlak bir surette mamulât-ı mahalliye den olan halılar ve Osmanlı sancaklarıyla donatılmıştı. Orada iki koyunu şükür makamında, kurban olarak kestiler. Diğer bir mahalle geçtik. Orası da dâhilen Uşak’ın sanayi mahsusasından olan ve ekseri asar-ı atika dan addolunmaya şayan olan gayet kıymetli halılar ve seccadeler ile tezyin edilmiş ve hemen yüzer kişi istiap edecek surette derununa iki uzun yemek tepsisi konmuş idi. Bizi kemâl-i kerem ile münasip bir yere oturttular. Yaklaşık 200 kadar kişi oturarak yemek yenmeye başladı.
İzmir Gazetesi, 11 Ekim 1897, (14 Cemaziyülevvel 1315), s. 3. / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
10 Eylül 1897 Cuma günü; Uşak Kaymakamı Hakkı Bey, Uşak Naibi, Uşak Müftüsü Hacı Mustafa Efendi, Uşak eşrafından Tirit zade Mehmed Paşa, Uşak Tahrirat Kâtibi (Kaymakamlık Özel Kalem Müdürü) Kâmil Bey, Uşak Belde Reisi Mehmed Efendi, ulemadan ve eşraftan birçok kişinin katılımıyla, kurbanlar kesilip dualar edilerek hattın resmi açılışı Uşak Tren İstasyonu nda yapılmıştı. Burada toplu bir fotoğraf çekildiğinden bahsetmektedir. Keşke bu fotoğrafa ulaşabilseydik.

Uşak Çarşısı Gezisi
İstasyonda yemek yendiği esnada trenin Uşak’ta iki saatten fazla durmayıp İzmir’den getirdiği davetlileri alarak hareket edeceğini haber aldık. İzmir’den Uşak’a kadar gelmekten maksadımız trene binmek, yemek yemek olmayıp bu gibi yapılmış mühendislik eserlerinin ehemmiyetlerine cilve gâh(yurt) olmuş olan demiryolunu görmek ve bizce ondan daha önemli olanı Uşak ahvalini, Uşak’ın terakkiyâtını(gelişimini) seyreylemek idi. Bu maksatla beraber geldiğimiz arkadaşlardan bazıları ile bir araba tutarak Uşak çarşısını gezmeye çıktık.
İzmir Gazetesi, 25 Ekim 1897 (28 Cemaziyülevvel 1315), s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
İzmir’den gelen davetliler için Uşak’ta 2 saatlik bir program planlanmıştı. Uşak Tren İstasyonundan Uşak Çarşısına geçilip kısa bir gezi sonrası geri dönüş yolculuğu başlayacaktı.
Dönüş Öncesi Son Sohbet
Çarşıyı gezdikten sonra tekrar istasyona geldik. O gün Uşak’a gelip avdet etmek üzere bulunan resmi küşat misafirlerini teşyi ederek misafirperverlik vazifesini ifa etmek üzere ekser ahali ile beraber Uşak eşrafından Tirit zade Mehmed Paşa ile kaymakam ve Naib efendiler ve Belde Reisi Mehmed Efendi ve diğerleri ile istasyonda buluştuk. Uşak’ın durumu, maarif ve maarifin faydaları üzerine sohbet ettik. Uşak’ın maarif konusunda sıkıntılı olduğunu öğrendik. Öyle ki, vilayet dâhilindeki 38 kazanın merkezlerinden başka köylerinde bile mekteplerin olduğu fakat Uşak ‟ta bir iptidai mektebinin bile olmaması bizi şaşırttı. Uşak ‟ta bulunan Hıristiyan ahalinin maarif durumunu sorduk. Aldığımız cevap “evet onların mektepleri vardır. Hatta o mekteplerinde Fransızca bile okunuyor” dan ibaretti. Bu mesele üzerine epeyce konuşuldu. Sonuç olarak Uşak’ı ümit ettiğimiz gibi bulmadık. İstasyonda, bu söylediğimiz zevat ile olan sohbetimiz trenin şiddetli bir düdüğü ile sona erdi. İstemeyerek de olsa oradan ayrıldık.
İzmir Gazetesi, 25 Ekim 1897 (28 Cemaziyülevvel 1315), s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
İzmir Gazetesi Muhabiri; Uşak’ta gördükleri ve Uşak Tren İstasyonunda yaptığı sohbet sonrası Uşak’ı ümit ettiğimiz gibi bulmadık demektedir.
İzmir’e Dönüş
Tren Alaşehir’e doğru hareket etti. Tünellerden, köprülerden geçerek gece saat yarımda Alaşehir’e geldi. Tren yine bir nur deryası içinde yüzmeye başladı. O gece İzmir ‟in Kasaba Demiryolu İstasyonuna geldiğimizde saat tam 05.00 idi. Hâlâ hatırımdadır. Trenin o büyük köprüde durduğu zaman bir Yörük elinde bir süt bakracı ile trene yaklaşıp da diğer elinde bulunan teneke dolusu sütü bize verdi. Hepimiz içtik. Bizden 10 metelik kadar para aldı. Yürüğe, demiryolunun şu küçük faydasını gördün mü? dediğim zaman beni gülerek tasdik etmiş idi.
İzmir Gazetesi, 25 Ekim 1897 (28 Cemaziyülevvel 1315), s. 1-2 / İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897)-Arif Kolay-TTK Türk Tarih Kurumu-2019-Ankara
Müellifi: Ömer AŞCI
© Copyright www.usaktayiz.com tüm hakları saklıdır. Kod, haber, resim, röportaj gibi her türlü içeriğinin tüm telif hakları www.usaktayiz.com.tr ‘a aittir.
www.usaktayiz.com sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır. Bunlar www.usaktayiz.com ‘un yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz.
İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz. www.usaktayiz.com ‘da ki harici linkler ayrı bir sayfada açılır.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. www.usaktayiz.com ‘da hiçbir bildirim yapmadan, herhangi bir zaman değişikliğe gidebilir. Bu sitedeki bilgilerden kaynaklı hataların hiçbirinden sorumlu değildir.