Uşak şehri’ nin ismi için; Uşşak mı? Uşak mı? tartışması epeyce uzun bir zamandır sürmekle birlikte süregelen iddialar bilgiyle desteklenmekten uzaktır.
Uşşak yazımının doğruluğu için ,1671 tarihinde Evliya Çelebi’ nin Seyahatnamesi gösterilmekle birlikte daha eski kaynaklarda ki yazım şekli gündeme gelmemektedir.
Uşak Şehri’nin 1389 yılında ki ismi Uşaklı mı idi?
Osmanlı Dönemi ilk tarih kitapları arasında önemli bir yere sahip Sultan II. Bayezid devrinin (1481-1512) önde gelen tarih yazarlarından Mehmed Neşrî’ nin kuruluş ve yükseliş devri (1288-1485) Osmanlı tarih yazıcılığının en iyi örneklerinden Kitâb-ı Cihânnümâ’sında;
“Rivayet ideler ki, Sultan Murad Han Gazi dahi cemî-i esbabın(birleşen sebeplerin) tehiyye(selam) idüb(edip), bahar olıcak, niyyet-i gaza(sefer niyeti) diyüb, Geliboli(Çanakkale)’dan geçmeğe azm idüb, Anatolı’da biş(baş) mu’temet(güvenilir) bahadır er beğler(yiğit bir beyler) kodı(görevlendirdi). Biri Temur-taş Paşa ki Uşaklı(?) ve Sanduklı ve Kütahiye vilâyetine emir idi.”
diye bahseder.
Mehmed Neşrî’ nin kuruluş ve yükseliş devri (1288-1485) Osmanlı tarih yazıcılığının en iyi örneklerinden Kitab-ı Cihannüma’sı nda Uşak şehri’ni “ اشقلى ” yazımı ile kayda almıştır. Temirtaş Paşa’nın Kütahya,Sandıklı ve Uşaklı(?) vilayetlerinin emiri olduğunu söyler.
Sarı Temirtaş Paşa veya Saruca Paşa Kimdir?
Peki Murad Hüdavendigar Çanakkale üzerinden Rumeli’ye geçip sefere hazırlandığı dönemde Anadolu Beylerbeyi olarak atadığı Temirtaş Paşa kimdir?
Hatırlayalım ki; 1381 yılında Germiyanoğlu Süleymanşah kızı Devlet Hatun ve Hüdavendigar Murad Gazi oğlu Yıldırım Bayezıd evliliği sebebiyle Kütahya Kalesi ve ona bağlı kazalar Osmanlı Devletine bağlanmış idi. Uşak Germiyanoğlu Beyliği hakimiyetinden Osmanlı Beyliği’ne bağlanıyordu.
1381’de Kütahya ve yöresinin Osmanlılara çeviz olarak verilmesiyle Yıldırım Bayezid burada vali olarak görev aldı. I. Murad 1389 tarihinde Kosova Seferi’ne giderken, Anadolu’nun muhafazası için çeşitli yerlere valiler tayin ederken; Bayezid’in yerine de Sarı Timurtaş Paşa’yı tayin etti.
Sarı Timurtaş Paşa arşiv kaynaklarında Saruca Paşa ismiyle de anılır. Hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi yoktur.
Saruca Paşa’nın, I. Murad’ın ilk saltanat yıllarında yaya ordusunun başında Meriç vadisini izleyen yol üzerinde faaliyet gösteren ünlü bir uç beyi olduğu anlaşılmaktadır. İlk Rumeli fetihlerinde önemli rol oynamış olmalıdır.
Ona bağlı askerlerin XV. yüzyılın ilk yarısında “ulu beğ nökerleri” olarak Rumeli’nin birçok yerinde tımar tasarruf ettikleri tespit edilmektedir (Hicrî 835 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-i Arvanid, s. XVI).
Nitekim 1371’de Çirmen bölgesi fethedildikten sonra bu sancağın kurucusu ve ilk sancak beyi Saruca Paşa olmuştur. Çirmen sancağı defterlerinden anlaşıldığına göre Saruca Paşa, Meriç vadisinde yer alan yaya toprakları üzerinde tevcih yapma yetkisine sahip bir sancak beyi sıfatıyla teşkilatın yerleşmesini ve sancağın iskanını sağlamıştır.
Bununla beraber Celayirli Ahmed’e gönderilen beşaret-nâme metninde Kara Timurtaş Paşa Rumeli emir-ül ümerası, Saruca Paşa ise Anadolu beylerbeyi olarak belirtilir. Üstelik Yakub Çelebi’den hiç söz edilmez, Yıldırım Bayezid’in adı öne çıkarılır.
Fakat henüz klasik anlamda Rumeli ve Anadolu beylerbeyi terimlerinin oluşmadığı göz önüne alınırsa, Neşrî’nin metindeki bu paşaların görevleriyle ilgili tanımlamaların orijinal metne dayandığı ve doğru olarak kendi döneminin ünvanlarını gösterdiği hemen fark edilir.
Neşrî, 788’de (1386) I. Murad’ın Karamanoğlu Ali Bey’le yaptığı savaşa Saruca Paşa’nın, Çirmen yayalarının başında Rumeli yaya başısı olarak sağ cenahta Şehzade Yâkub Çelebi ile birlikte katıldığını kaydeder. Ayrıca onun Rumeli’de Makedonya ve Arnavutluk taraflarında Türk yayalarının başında uç beyi sıfatıyla faaliyetini sürdürmekte olduğu da belirtilir.
Saruca Paşa, Ankara Savaşı’nda da (1402) Osmanlı ordusunun önde gelen kumandanları arasında yer aldı. Muhtemelen bundan sonra Rumeli topraklarına döndü ve kardeşler mücadelesi sırasında Yorga’ya göre 1410’da Yanbolu’da Mûsâ Çelebi’ye karşı yapılan savaşta yenildi (Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, I, 311).
Ardından emekli olarak Çirmen’e çekilen Saruca Paşa burada ölmüş olmalıdır. 28 Muharrem 818 (9 Nisan 1415) tarihli vakfiyede Saruca Paşa’dan “merhum” diye bahsedilmesi bu tarihten biraz önce vefat ettiğini gösterir. Saruca Paşa’nın 818 (1415) tarihli Umur Bey vakfiyesine göre Umur Bey adlı bir oğlu, Umur Bey’in de Ali Bey isminde görev sahibi bir oğlu bulunuyordu.
Fâtih Sultan Mehmed devrine ait kayıtlarda Saruca Paşa ile oğlu Umur Bey’in vakıfları birlikte gösterilmiştir. Bu vakıflarda Saruca Paşa’nın vakfı bir hamam, otuz iki dükkân, on bir seki (sergi), bir kervansaray olarak görülmektedir.
Saruca Paşa, Çirmen’de bugün mevcut olmayan kubbeli bir cami inşa ettirmişti, mezarı bu caminin hazîresindedir. Hasköy’de cami, imaret, hamam, kervansaray ve bir zâviyesi bulunmaktadır. Yeni Zağra’da da ahşap bir cami yaptırmıştır (Ayverdi, s. 373-374, 497, 575).