Kara Dede Türbesi; Uşak Kent Merkezinde,Mimar Sinan Caddesi üzerinde bulunan şehrin kadim geçmişinde halk tarafından kabul görmüş kutsal bir mekandır.Ayrıca türbenin karşısında ki sokaklardan biri “Kara Dede Sokak”ismini taşır.
Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde Uşak şehir merkezinin Koca Mezar’dan sonra ikinci büyük mezarlığı olan Kara Dede mezarlığı ve türbesi 1966-67 yılları arasında Uşak Belediyesince istimlâk edilerek okullar sahası haline getirilmiştir.
Türbe yapısı var olan bir yapının restorasyonu şeklinde olmayıp sıfırdan Uşak Belediyesi tarafından 2015 yılında yapılmıştır. İçeride bulunan iki mezar bulunup şahidelerinde tanımlayıcı bilgi bulunmamaktadır. Halk arasında Kara Dede ve Sarı Dede olarak bilinirler.
Bu mezarlık alanında bu gün ,Atatürk Anadolu Lisesi,Anadolu İmam Hatip Lisesi,Uşak Fatih Sultan Mehmet Mesleki Teknik Anadolu Lisesi ve Vali Kamil Demircioğlu Parkı bulunmaktadır. Kara Dede Türbesi ise bu park alanı içerisindedir.
Türbenin bulunduğu muhit Karaağaç mahallesinde bulunmakta iken mahalle sınırları değişmiş sonraları Ünalan mahallesi sınırları içerisine girmiştir.
Hafızalarda ki Kara Dede Mezarlığı ve Türbesi Nedir?
Kara Dede Türbesi ve Mezarının son dönem halini Yazar Mehmet Keyvanoğlu şöyle anlatır:
Bu mezarlığa defnin ne zaman başladığına ait çok bir bilgi yok. Ancak Haşim Tümer’in bir ifadesine dikkat edersek yüzyıllar sonra diye bir ifade kullanmakta. Bizim çocukluğumuzda buraya defin izni yoktu.Ama çok iyi hatırlarım içinde o kadar süslü kabirler vardı.O kadar çok sütun gibi silindir ve kavuklu taşlar vardı. Mezarlığın kaldırılması ile tüm geçmişte kayboldu.
Bu taşlar çok kısa sürede nereye kayboldu? Bir iddiaya göre temel taşı olmak üzere kırıldı.Evlerin temelinde kullanıldı.Bir iddia belediye kamyonlarıyla birlikte götürülüp atıldı. Atıldı ise nereye atıldı hangi dereyi doldurdu? Şu anda mevcut iki kabir nasıl oldu da kaldı?
Yine bir iddiaya göre, dozerler bu iki mezara dokunamadılar.Bunu bilmem ama bildiğim bir şey var, burada eski püskü ahşap ,her yanı açık bir kulübe(türbe) vardı.Buranın yine ahşap bir kapısı vardı. Bize söylenene göre bu kapı kesinlikle kapanmaz ardına kadar açık dururmuş.Bizde denerdik ,gündüz gidip iplerle bağlardık.Sabah kalktığımızda bu ipler çözülmüş olurdu.
Peki bu iki kabir kimlere ait? Birine Kara Dede,diğerine Sarı Dede denilir. Bunlar kardeşmi? baba oğulmu? Bu mezarların gerçekte sahipleri kimdir? Ne zaman ,ne kadar yaşamışlardır?
Kara Dede mezarlığını ve heybetli mezar taşlarını kurtaramadık ama Kara Dede ve Sarı Dede’nin ismini hala kurtarabiliriz. Kim bilir?
Çıkmaz Sokak Dergisi’nin 10 Ağustos 2008 tarihli nüshasında
Kara Dede Mezarlığı ve Türbesini Haşim Tümer’in Uşak Tarihi Nasıl Anlatır?
Emekli Öğretmen Haşim Tümer’in 1970 yılında “Uşak tarihi” adıyla yayınladığı eser araştırmacılar için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Bu eserde Kara Dede için şöyle bir anlatım vardır:
Şehrimizin batı semtinde ikinci derece büyük mezarlık budur.Gömü çoktan kesilmiş ve burası şehir planında okullar yapımına ayrılmıştır.Kara Dede anında bir zatın vakfıdır.
Kara Dedemiz ne hayırkar,ne samimi duygu taşıyan bir zat imiş ki, dün halk için mezar olarak vakfettiği bu yer,yüzyıllar sonra şimdi de okullar sitesi olarak yine halk hizmetine yaramaktadır.
Haşim Tümer-“Uşak tarih-1970
Kara Dede Kerametleri
Eski Uşak Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü Şube Müdürü Bekir Semerci, Uşak’ta yaşamış din bilgini, evliya ve Uşaklı ilim erbabının, ilmiye sınıfını ve türbelerdeki hak dostlarını tanıtan ‘Uşşak’ın Gönül Sultanları ‘ isimli kitabında Atatürk Lisesi Dergisinden aldığı bir rivayeti aktarır;
Ancak bu yatır hakkında rivayet şöyledir;
Sarı Dede, uzun yıllar önce yaşadığı dönemde hayırsever,bilgili,hoşgörülü bir kişi, Kara Dede ise sert mizaçlı halk tarafından çok sevilen kişiler.
Bu kişiler halk tarafından yapılan ahşap türbelere gömülmüşler.Bunu etrafına diğer ölenler defnedilerek Kara Dede Mezarlığı oluşmuştur.
Yıllar sonra kaldırılan mezaristanla beraber burada iki yatır kaldırılmak istenmiş,fakat mezarlar açılmak için zorlanınca açılmak istenmiş fakat mezarlıklar kazılamamıştır.Böylece Kara Dede ve Sarı Dede mezarları bugüne kadar gelmiş ve bölge halkı tarafından ziyaret edilerek ,dua edilmektedir.
Bekir Semerci: Uşşak’ın Gönül Sultanları, Uşak, 1999. s.,95
Bu rivayeti aradan geçen onca zaman olmasına rağmen hala mahalle halkından dinlemek mümkündür. Uşak Belediyesinin mezarlığı kaldırma çalışmalarında sıra yatırlara geldiğinde iş makinalarında meydana gelen sıradışı kaza ve arızalar bu ulu zatların kerameti olarak yorumlanmıştır.
Osmanlı Salnamelerinde Kara Dede Türbesi Var mıdır?
Hüdavendigâr Vilayeti ‘nin 1311 Hicrî Senesi (1893) tarihli Sâlnâmesi Uşak kazası anlatımında Kara Dede Türbesinden şöyle bahseder ;
” Uşşak Kasabatı iki zaviye
Hüdavendigâr Vilayeti 1311 Hicrî Senesi (1893) tarihli Sâlnâmesi(iki köşe)
olub, hükümet caddesi üzerinde Şeyh Hüsameddin Baba(Burma cami arkası yörü baba)
ve Hacı Kemal(Belediye işhanı arkası)
ve Kara dede(İmam Hatip-Atatürk lisesi yanı)
ve Dursun Dede(Bireylül caddesi)
ve Sarıkız(Yılancıoğlu işhanı yanı)
medfunları( defnedilmişleri)
ziyaretgah-ı enam(mahlukatın ziyaret yeri)
dır. “
Kütahya Sancağı 1676 Tarihli Avârız Defterinde Kara Dede
Osmanlı Devleti’nden bakiye arşiv kayıtları içerisinde vergi nüfusunun kaydedildiği “Avarız Defterleri” demografi ve iskân tarihi için oldukça önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Osmanlı klasik döneminde Uşak kazası hakkında ;Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi olan Kütahya sancağı, merkez kazası ile nahiyelerinin iskân ve nüfus yapısı bakımından mufassal avârız defterlerinin önemi büyüktür.
Nitekim 1513, 1520, 1530 ve 1571 yıllarına ait arşiv kayıtlarında Uşak’ın Kütahya Sancağı’na bağlı bir kazâ olduğu belirtilmektedir. 17. yüzyılda bu durum değişmemiştir.6 Kütahya Sancağı’na ait 1676 tarihli avârız defterinde Uşak, Kütahya Sancağı’nın kazaları arasında yer almaktadır.
Yrd.Doç.Dr. İbrahim Etem Çakır’ın “Uşak Kazâsı (1676 Tarihli Avârız Defterine Göre)” isimli akademik çalışmasında ;
Mahalle Adı | Nefer | İmam, Müezzin, Seyyid vs. | İş göremez, Yaşlı vs. | Askerî |
Sıddık | 36 | 1 | 1 | 24 |
Cami-i Kebîr(Ulu Cami) | 50 | 2 | – | 6 |
Burhan Fakih | 49 | 4 | – | 13 |
Hacı Hızır | 48 | 7 | – | 3 |
Karhak-Kara Dede | 41 | 1 | – | 12 |
İslice | 21 | 4 | – | 1 |
Karaağaç | 18 1 | 1 | – | – |
Hayyam | 41 | 1 | – | 13 |
İplik/Eybek | 69 | 3 | – | – |
Toplam | 373 | 24 | 1 | 72 |
Zımmiyan-ı Nefs-i Kula sakini der mahallat-ı nefs-i Uşak(Gayrimüslimler) | 10 | – | – | – |
Bu çalışmadanda görüleceği üzere 1676 yılında Uşak Mahalleleri arasında “Karhak-Kara Dede Mahallesi”bulunmaktadır.
Karhak Ne Demek?
“Karhak” kelimesinin kaynağına inmek “Kara Dede” ismiyle mahfuz mahalle ve türbemizde yatan zat-ı muhteremin nereden geldiği ve tabiyeti hakkında sanırım fikir verecektir.
Orta Asya Türk Lehçeleri içerisinde Karhak Kelimesinin ;Kars-Varsak-Garhak-Garsak-Karsak-Kırsa kelimeleri ile aynı anlamı taşıdığı görülmüştür.
Kaşgarlı Mahmut Kars kelimesi için: “deve veya koyun yününden yapılan elbise ve karsak derisinden güzel kürk yapılan bir hayvan, bozkır tilkisi” demektedir.
Eski Türkçe’de “Karsak”; Orta Asya’da yaygın olan bir tilki türü olan Latince ismi Vulpes corsac olan Korsak tilkisi, Step tilkisi ya da Bozkır tilkisi olarak da bilinen bir türdür.
Türkistanda Türk Boyları ve Karhak/Karsak
İslam öncesi Türk dini olan Gök Tanrı inancında her boy kendini bir hayvan sembolizmi ile ayırt etmektedir.Bu hayvanı totem edindiklerinden Kıpçak Türklerinde bir boy “Karsak ” olarak isimlendirilmiştir. Bulgar ve Kuman/Kıpçak Türklerinin boy ve oymaklarından bazıları Karsak veya Varsak’ı kendilerine ongun(Totem) saydıklarından Karsak diye anılır olmuşlardır.”Karhak” kelimesi olarak kullanımı Başkurt Türkçesinde görülmektedir. Başkurt Türkçesi ise Kuzey Kıpçak(Kuman-Peçenek) lehçeleri sınıfı içerisindedir.
Başkurt Türkçesinde rastlanılan ”Karhak” kelimesi Türkmence ”Garsak” Karakalpak Türkçesinde ”Karsak” Moğolca’da ”Kırsa” olarak kullanılmakla birlikte anlam olarak Bozkır Tilkisi’ni karşılamaktadır. Bu hayvanı totem edindiklerinden Kıpçaklar’ın ”Karsak” boyu bu ismi almıştır.
CODEX CUMANICUS’TA HAYVAN ADLARI- Akartürk KARAHAN
Anadolu’da ki Türk Kıpçak varlığı 1071 den çok daha eskilere dayanmaktadır. M.s. 530 yılında Bizans tarafından bozguna uğratılan Bulgar Türklerinin bir bölümü, Anadolu’ya geçirilerek Trabzon havalisi ile Çoruh ve Yukarı Fırat bölgelerine iskân ettirilmişlerdi.
Yine M.s. 755 senesinde Bizans İmparatoru V.Konstantinos, Bulgar Türkleri’nin bir kısmını Araplarla savaşmaları için Balkanlardan Anadolu’ya getirip Tohma ve Ceyhan havzalarına iskân ettirmişti (M. H. Yınanç, 2009, s. 21; Güzel ve Seferoğlu, 1986, s. 36)
Bulgar Türklerinin dışında Avar, Peçenek, Uz(oğuz),Kuman-Kıpçak Türkleri de Bizans ordusunda önemli hizmetlerde bulunmuşlardı. Bunlar Bizans tarafından Fars, Arap ve Ermenilere karşı topraklarını korumak üzere Balkanlardan Anadolu’ya geçirilip değişik yerlere iskân ettirilen Hıristiyan Türkleridir. Bu Türkler Anadolu’ nun yerleşme tarihinde önemli rol oynamışlardır. Bunlar Oğuz Türklerinden evvel Anadolu’ya gelmiş buralarını yurt edinmişlerdi (Güzel ve Seferoğlu, 1986, s. 36).
Ayrıca Ünlü Türkolog Prof. Dr. Soltanğa ATANİYAZOV’un Türkmenistan coğrafyasında ki Türk Boylarını listelediği ” TÜRKMEN BOYLARININ GEÇMİŞİ, YAYILIŞI, BUGÜNKÜ DURUMU VE GELECEĞİ” eserinde;Oğuz Türk’lerinden;Salur Türklerinin Yomut boyunun Daşoğuz kolunun Bayramşalı bölümünün Uşak aşiretinde Garsak boyundan bahsetmekte olup Uşak isminde bir türkmen boyu olduğu ve onun alt birimlerinden birinin de Garsak ismini taşıdığından bahseder.