Ünlü Ressam Kayıhan Keskinok(1923- 2015); “Acılardan Umut ve Güvene”isimli hatıratında 1926 yılında babasının işi nedeniyle göçtükleri Uşak kazasında geçen çocukluk hatıralarını hayırla yad eder.
Cumhuriyet Dönemi Çağdaş Türk Resim Sanatının öncülerinden olup Türkiye’de Sürrealizm Sanat Akımının ilk temsilcilerinden duayen bir sanatçıdır.Bugün profesör olan birçok sanatçının yetişmesinde emeği bulunan ‘Cumhuriyet’le yaşıt
Hocaların Hocası’ Kayıhan Keskinok, yaşamı boyunca resim yapmaktan ve öğrenci yetiştirmekten hiç vazgeçmedi
.
Kayıhan Keskinok’un sanatı “Gerçeküstücülük olarakta isimlendirilen Sürrealist Akımı” iddiasında idi. Bu akım realizmin yani gerçekliğin karşısında bilinçaltına yönelen hiçbir estetik ve ahlaki kaygı gözetilmeksizin kendiliğinden, otomatik olarak gelişen aklın rehberliğine son vererek serbest çağrışımı devreye sokan bir yol izledi.
Kayıhan Keskinok’un Uşak Yılları
Kayıhan Keskinok; kendi ifadesiyle 26 Ocak 1923 yılında emperyalist saldırılara karşı ilk kurşunun anıtlaştığı, utkunun kenti İzmir’de doğdu. Ailesi Balkanlar’ın Osmanlı Hakimiyetinden çıktığı yıllarda Makedonya’ nın Üsküp şehrinden İzmir’e göç etmişti.Ardından 1919 yılında İzmir’e asker çıkaran Yunan Devletinin Anadolu işgaliyle zor yıllar başlamıştı. Üç sene süren Yunan İşgal Döneminde çekilen eziyetler yerini 1922 yılında kazanılan Kurtuluş Savaşının sevincine bırakmıştı.
İzmir’de kaçan düşmanın evsiz barksız bıraktığı, yakıp yıktığı kararmış topraklarda, yanık kiremit kokuları arasında büyük bir dram yaşanıyordu.Annesinin anlatımıyla “Düşman kaçıyor. Yakıp Yıkarak kaçıyor. İzmir dört bir yandan alevler içinde. Bir cami avlusuna sığınıyoruz. Yanık kokuları, can çekişenler. Susuzluk; ah bir damla su…”Babası eczacı olmasına rağmen geçim sıkıntısı,sefalet ve rekabet üst boyuttaydı. Uşak gibi eczanın az olduğu küçük bir kazada işlerin daha iyi olacağı beklentisiyle 1926 yılında buraya taşındılar.
Uşak Halıları’nın Sanatına Etkisi
Kayıhan Keskinok, çocukluğu Uşak’ta kendi deyimiyle “Türkiye Cumhuriyeti’nin ışık dolu, aydınlık dolu, umut dolu olduğu yıllar”ına rastlar. Sokaklardaki yanık kokuları ve kararmış kiremit artıklarına inat, evlerin avlularında sevgiyi ve umudu dokuyan kadınlar…
Annesi de o halı dokuyan kadınlardan biri olan Keskinok, yedi yaşına kadar bu renk ve motif dünyasında büyüdüğünü anlatır. Kuşkusuz ileriki yıllarda sanat anlayışını etkileyecek olan unsurlardan biridir bu renk ve motiflerdir.
“Arka sokakta, iki odalı, tek katlı bir evde ince uzun boylu genç bir kadın yaşardı yapayalnız. Ne yerdi ne içerdi? Sanırım konu komşu yardım ederdi kadıncağıza. Bunalım anlarında saçını başını yolar, kafasını duvarlara çarpardı. Onun acısı daha da beterdi. Süngüleyerek öldürdükleri kocasıyla dokuz yaşındaki oğlunun cesetleri yanında tecavüz etmişlerdi bu genç anneye.”
Acılardan Umut ve Güvene-Kayıhan Keskinok -(2012)
O günlerde Uşak Kazasının gözde okullarından Gazi İlkokulunda 1929 yılında eğitimine başladı.Resim sevdası ilkokulda başlamıştır. Çevrelerinde yine acılı insanlar ve yoksulluk vardır. Ama bir şeyler değişmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine duyulan güven ve umut… O diyor ki ;
“Cumhuriyet ‘in dördüncü yılında sokakta hala acı anıların kara izleri vardı. Harabeler arasında oynarken çok kez dramın içinde bulunmuşum gibi bir sanrıya kapılırdım. Halı tezgahlarının cıvıldayan renkleriyle o acı izleri yansıtan manzara, iki karşıt öge benliğimi öylesine sardı ki, sanırım iç dünyamın gizli gücü bunlarla oluştu; sanatsal eylemlerimin diyalektik örgüsü sadece bunlarla biçimlendi.
Acılardan Umut ve Güvene-Kayıhan Keskinok -(2012)
Lise ve Üniversite Yılları
Babasının Devlet Demiryollarında Eczacı olarak nda işe başlamasıyla ilkokulu Adana ili Pozantı ilçesine bağlı Belemedik ilkokulu ve Adana ili Seyhan ilçesindeki Seyhan İsmet İnönü İlkokulunda bitirecektir.1935 yılında başladığı Adana Tepebağ Ortaokulu’nda ortaöğrenimini tamamlayarak Adana Öğretmen Okulu’na kayıt olur. Adana’da Ortaokul döneminde Yaşar Kemal ile aynı sınıftadır.Şiirin edebiyatın tadına varırlar.
Adana Öğretmen Okulu’nu bitirmesiyle ilk ataması 1941-42 ders yılında Iğdır İkinci İlkokulu dur.1942 yılında girdiği Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-iş Bölümü’nü 1945 yılında bitirdi. Enstitüde, resim dalında Refik Epikman ve Malik Aksel’in, modlajda Hakkı İzet’in öğrencisi oldu.Kayıhan Keskinok bütün bu kültürel kaynaklardan yararlanarak kendisini yetiştirmiş, resim çalışmalarının yanı sıra, okulun tiyatro topluluğunda ve korosunda yer almış, spor etkinliklerine katılmış, Türkkuşu’nun planör ve paraşüt eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır.
Mesleki Başarıları
Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirdikten sonra sırayla, Boğazlıyan ve Görele Ortaokullarında; Kars, Trabzon ve Ankara Kurtuluş
Liselerinde resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak çalıştı.
İlk kişisel sergisini 1956 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Fakültesi’nde açmıştır.
1960 yılında Lozan Güzel Sanatlar Okulu’nda (Ecoledes Beaux-Arts) “Biçim Grameri” alanında öğrenim gördü. İsviçre dönüşünde öğretmen olarak girdiği Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde aynı alana yönelik “Form ve İnşa” dersini ilk kez eğitim programına soktu. 1970–1980 yıllarında TRT Televizyonu Artistik Hizmetler Şubesi’nde dekoratör olarak çalıştı.
Galeri Sanatyapım’da uzun yıllar kendi adını taşıyan atölyeyi yönetti. İsviçre dönüşünde öğretmen olarak girdiği Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde aynı alana yönelik “Form ve İnşa” dersini ilk kez eğitim programına soktu. 1970–1980 yıllarında TRT Televizyonu Artistik Hizmetler Şubesi’nde dekoratör olarak çalıştı. İlk kişisel sergisini 1956 yılında Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde açtı.
Sanatçı Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği’nin kurucu üyesidir. Derneğin logosu sanatçının tasarımıdır.İzmir ve Ankara Resim ve Heykel Müzeleri ile Yugoslavya Potiçelli Kenti Sanatçılar Kolonisi Müzesi’nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ve diğer resmi kuruluşlar ile özel koleksiyonlarda yapıtları bulunan sanatçı 1982 yılından 2012 yılı sonuna kadar Galeri Sanatyapım’da kendi adını taşıyan atölyeyi yönetmiştir.
Ödülleri
- Ankara Uluslararası Film Festivali, Ülkemiz sanatına görsel iletişim yoluyla katkıda bulunan sanatçılara verdiği Sanat Çınarı Ödülü’nü 2006 yılında
- Kültür Bakanlığı Atatürk ve Cumhuriyet Ödülü,
- 2006 yılında Çağsav Onur Ödülü’nü, 2007 yılında Art Form II. Plastik Sanatlar Sanatçı Onur Ödülü’
- Cumhuriyet Senatosu Atatürk Resim Yarışması Birinciliği,
- Kültür Bakanlığı Atatürk ve Devrimleri Resim Yarışması ödülü,
- Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Onur Ödülü
- Trabzon Araştırmaları Merkezi Vakfı (TAMEV)’nın “Yolu Trabzon’dan Geçen Sanatçılar” Projesi kapsamında Hocaların Hocası Ödülü’nü,
Vefatı
18 Nisan 2015 tarihinde Ankara Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi’nde yaşama veda etmiştir. Onun arkasından birçok yazı yazılmış olsada arkadaşı Akademisyen, Yazar ve Ressam Bünyamin Balamir duygularını şöyle ifade etmiştir:
“Önce kuşlar uçtu, sonra yapraklar döküldü. Hayata açılan pencereler kapandı. Ve renkler soldu çiçeklerde. Kar beyazı masumiyetin gün ışığına yazılmış şarkıları sustu. Sevda duygularının umut şarkıları sustu. Kayıhan Keskinok yok artık. Cumhuriyetin ölümü bu. Cumhuriyetle doğmuştu, Cumhuriyet çocuğu, Cumhuriyet insanı Kayıhan Keskinok 1923 yılında. Cumhuriyetle yaşadı, Cumhuriyetin insan onuruna uygun bir yaşam olmasını isteyerek ve savunarak. O, önce ve her zaman insandı. Ressamdı, sanatçıydı,kuramcıydı, eğitimci bir bilgeydi. Freud’un tanımlamasındaki, alt benlik-benlik-üst benlik bileşkesinde erdemli bir kişilikti. Kayıhan Keskinok, çıkara bağlı değer yargılarında, kazanç için sahte dünyaların yalan ilişkilerine yenik düşmedi. O asildi, soyluydu, erdemliydi, ilkeliydi, onurluydu. Mert ve dürüsttü. Sanat anlayışı da kişiliği gibi ilericiydi. Ruhu ve hayalleri yılların gerisine takılıp kalmamıştı. Kayıhan Keskinok, maskelerle yaşanılan bir dünyada yüzünde gerçeğini taşırdı. Saygındı, başkalarına da saygı göstermeyi bildiği için. ‘Bir yıldız kaydı’ diye başlar öyküler ama Kayıhan Keskinok, güneşten bir parçaydı kopup giden. Daha iyi yaşamak uğruna kazanç peşinde resimler yapmadı. O, insanlık adına dünyaya bir katkıda bulunmak için yaptı resimlerini. Önce kuşlar uçtu, sonra yapraklar döküldü. Ve beyazlar çekildi mevsimden. Çiçekler açmaya yüz tutarken bir ömür daha bitti dünya sayfalarında. Cumhuriyetin ölümüydü bu. Hayat avuçlarımızda bir masaldır, açarsak parmaklarımızı uçup giden. Kayıhan Keskinok da parmaklarını açtı ama uçup gitti mi? Bilmiyorum, çünkü o, hep yanımızda ve yanımızda kalacak.Ruhu ve hayalleri yılların gerisine takılıp kalmamıştı.”Kayıhan Keskinok da parmaklarını açtı ama uçup gitti mi? Bilmiyorum, çünkü o, hep yanımızda ve yanımızda kalacak.”Kayıhan Keskinok da parmaklarını açtı ama uçup gitti mi? Bilmiyorum, çünkü o, hep yanımızda ve yanımızda kalacak.”
Uğur Ergan-Keskinok’un Ardından-Hürriyet Gazetesi -27.04.2015