Türkiye’nin İlk Entomoloji(Haşere) Laboratuvarı; Şeker Pancarı Islahı Çalışmaları kapsamında Cumhuriyetin ilk yıllarında 1932 yılında Uşak’ta kurulan “Deneme ve Haşere Laboratuvarı” ismi ile kurulmuştur.
Bu kurum çeşitli aşamalardan geçerek günümüzde Türkiye Şeker Fabrikaları Araştırma Enstitüsü ismini almıştır. 1932 yılında Uşak’ta kurulan “Deneme ve Haşere Laboratuvarı” Türkiye’de entomoloji ve zirai zooloji alanında öncü bir aşamadır. Entomoloji; “Böcek Bilimi” anlamına gelip zoolojinin bir alt dalıdır. Ve Türkiye’nin İlk Entomoloji Laboratuvarı’dır.
Türkiye’de araştırma faaliyetleri, 1932 yılında Almanya’dan getirtilen iki uzmanla bunların iki Türk asistanının Uşak’ta deneme ve haşere laboratuvarını kurmasıyla başlamıştır. Daha sonra bu laboratuvar 1935′ te Eskişehir’ e taşınmıştır.
Bu arada araştırma ve uygulama alanlarında yurt dışında yetiştirilen elemanlarla takviye gören bu laboratuvar 1951 yılında “Zirai Araştırma Laboratuvarı” ve “Teknoloji Laboratuvarı” haline dönüştürülmüştür. Bu laboratuvar 1959 yılında Şeker Enstitüsü adı altında birleştirilerek araştırma ve ıslah faaliyetleri organizeli bir şekilde başlatılmıştır. Şeker Enstitüsü 1965 yılında Etimesğut’ a taşınarak araştırma faaliyetlerinin merkezi olarak görev yapmaktadır.
Şeker Pancarı Islahında Ilk Çalışmalar. Prof. Dr. Celal ER – Dr. F. Akın ERDEM-KOOPERATİFÇİLİK DERGİSİ-SAYI :88- Nisan – Mayıs – Haziran 1990
1932 yılında Uşak’ta kurulan “Deneme ve Haşere Laboratuvarının amacı; “Temel görevi, şeker sanayinin faaliyet alanına giren bitkilerin, başta pancar olmak üzere, yeterli ve kaliteli olarak üretilebilmesi için gerekli bilimsel araştırma, geliştirme, inceleme, teknik yardım ve eğitim çalışmalarını yapmak; pancardan şeker üretim tekniklerinin dünyadaki gelişimini takip etmek ve işletmelerimize uygulanmasını sağlamaktır.”
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji (CBT) dergisi yazarı Aykut Göker-13 Haziran 2008–Politik Bilim-Tarım-sanayi ilişkisi (4)
Şeker Enstitüsünün çekirdeğini oluşturan Türkiye’nin İlk Entomoloji Laboratuvarı “Deneme ve Haşere Laboratuvarı” adıyla Alman Ziraat Mühendisi M. Moeller ve Dr. P. Steiner ile Afif Gediz gibi değerli bilim adamları öncülüğünde Uşak’ta kurulmuştur.
Osmanlı Devletinde Entomoloji Bilimi Ne Zaman Başlar?
Ülkemizde Entomoloji(Böcek Bilim) dalının kurucusu Macarlı Doktor Abdullah Bey ismiyle tanınan Dr. Karl Eduard Hammerschmidt (1799-1874)’ dir. Dr. Karl Eduard 1799 yılında Viyana doğumludur. Önce Hukuk sonra Tarım bilimleri öğrenimi görmüştür. Bundan sonra Tıp Bilimleri öğrenimi yaparak hekim olmuştur. Genellikle zooloji alanında önemli çalışmalar yaparak yeni bazı buluşlarla zoolojin gelişmesine katkısı olmuştur. Macaristan’da 6 Ekim 1848 yılında çıkan Viyana Ayaklanmasına katılmıştır. Bu ayaklanmanın başarısız olması ile bir grup arkadaşıyla birlikte Osmanlı Devletine sığınmıştır.
1850’de Mektebi Tıbbiye-i Şahanede Hayvanat, Jeoloji ve Mineraloji dersleri vermiştir. 1855 ‘ te Kırım Savaşında Osmanlı Ordusunda hekim olarak görev yapmış ve kendisine Miralay rütbesi verilmiştir. Savaştan sonra önce Gülhane daha sonra Haydarpaşa Askerî Hastanesinde çalışmıştır. Hristiyanlıktan Müslümanlığa geçişi bu döneme denk gelir. Osmanlı Devletinde 1869 yılında kurulan Salibi Ahmer(Kızılay) Cemiyetinin kurucu önderidir. Yurdumuzda ilk olarak Jeoloji ve Mineraloji ile Doğa varlıkları müzesini kurmuştur. Dr. Abdullah Bey ülkemizde Jeoloji, Paleontoloji ve Entomolojiyi bilim alanlarının kurucusu olup birçok İlmî eser yayınlamıştır.
Özaydın, Zühal- Osmanlı Hilâl-i Ahmer Sâlnâmesi-İstanbul Üniversitesi-Sağlık Bilimleri Enstitüsü-Deontoloji Anabilim Dalı ve Tıp Tarihi Ana Bilim Dalı-Yüksek Lisans Tezi-1987
Osmanlı Döneminde Entomoloji(Böcek Bilim) Laboratuvarı Var mıydı?
Osmanlı Devleti Tanzimat Döneminde tarımın modernleştirilmesi amacıyla atılan ilk adım 1848 yılında Yeşilköy’ de Mektep-i Ziraat-i Şahane ’nin kuruluşu ile gerçekleşmiştir. 1848-1852 yılları arasında sadece dört sene açık kalabilmiştir. Sonrasında 1891 yılında kurulan Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi takip eder.
Osmanlı Devletinde 1891 yılında kurulan Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi ile olmuştur. Halkalı Ziraat Mektebi hocaları tarafından çıkarılan Halkalı Ziraat Mektebi Âlisi Mecmuası adında derginin 1917 yılı Nisan ayı tarihli 1.sayısında derginin yayınlanma amaçları sıralanırken Haşarat Laboratuvarından bahseder;
Okulda mevcut bulunan emraz-ı nebatiye, haşerat ve kimya laboratuvarlarında, ülkenin her tarafından gönderilen numuneleri incelemek-İncelenen bu numunelerden elde edilen sonuçları ve tohum ıslah etme yöntemlerini yayınlamak.
Volkan ÇEŞME-HALKALI ZİRAAT MEKTEBİ-T.C. İstanbul Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı-Yüksek Lisans Tezi-İstanbul-2011
Ve yine Halkalı Ziraat Mektebi Âlisi Mecmuası adında derginin 1917 yılı Nisan ayı tarihli 1.sayısında Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebinde kurulan Haşere Laboratuvarı hakkında şöyle bahsedilir;
Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebinin ikinci katın sol tarafta öğrencilere mahsus büyük bir yatakhane, sağ tarafında hoca ve memurlara ait yatak odalarının yanı sıra bitki, bitki ve hayvan hastalıkları ile ziraat haşereleri konularının çalışıldığı laboratuvarlar mevcuttur.
Halkalı Ziraat Mektebinde okutulan Fenni Ziraat dersi kapsamında; Hastalıklar dışında bitkilere zarar veren fare, çekirge gibi
Osman Ergin, İstanbul Mektepleri ve İlim, Terbiye ve San ’at Müesseseleri Dolayısıyla Türkiye Maarif Tarihi( Türk Maarif Tarihi), Eser Matbaası, C. 1-2, İstanbul, 1977
haşereler ve bu haşerelerden kurtulma yöntemleri de anlatılan konular arasında bulunmaktaydı.
Cumhuriyetin Kuruluş Döneminde Neden Yabancı Ziraat Uzmanlarının Çalıştı?
Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisi Hükumetinin 1923 yılında Lozan Antlaşmasını imzalamasıyla birlikte Anadolu’da yeni bir Türk Devletinin kurulduğu dünya tarafından da resmen kabul edilmiş oldu. Ülkenin yetişmiş insan gücü savaşlarda yok olmuş, Türkiye
kalkınmak için yetişmiş insan gücüne ve her çeşit uzmana muhtaç hale gelmişti.
I. Dünya Savaşının galip devletlerinden İngiltere ve yanı sıra Fransa; Türkiye’yi, Cumhuriyet’in ilk yıllarında dış politikada yalnızlaştırmaya çalıştı. Bu yalnızlaştırma politikası aynı zamanda Almanya içinde uygulanıyordu. Almanya ve Türkiye bu süreçte dış politikada birbiriyle iş birliği yapan iki ülke oldu. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’de savaşların meydana getirdiği yetişmiş insan gücü eksikliğini büyük ölçüde Almanlar karşıladı.
Başını Almanların çektiği yabancı uzmanlar ve bilim insanları bu dönemde Türkiye’de mühendislikten, sanayiye, tarımdan, hayvancılığa, vb. pek çok alanda danışmanlık sunarak ülkenin gelişimine katkı sundular.
Cumhuriyetin İlk Döneminde Şeker Sanayinin Sorunları Hakkında Yabancı Uzmanların Önerileri Nelerdir?
Türkiye’ de şeker pancarı tarımının 1925 yılında Uşak Kazasında başlamıştır. Kısa sürede peşi sıra açılan şeker fabrikaları sonrası pancar tarımının modern usullerle yapılma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. 1929 yılında başlayan Dünya çapında ki ekonomik buhran sonrası Uşak Şeker Fabrikasının yönetimi 6 Ağustos 1931 tarihinde devletleştirilmiştir.
1929-1930 döneminde ülke içinde şeker fiyatlarında artışlar ve şeker piyasasına ilişkin çeşitli sorunların varlığı, hükumetin 1933 yılında “Şeker Sanayi Hakkında” bir rapor hazırlamaya yöneltmiştir. Hazırlanan raporlar doğrultusunda harekete geçen hükumet, şeker üretiminin özel sektöre bırakılmayacak kadar önemli ve stratejik bir ürün olarak görmüş ve 1930’ lu yıllardan itibaren şeker fabrikaları ve şeker ithalatı üzerinde etkin bir devlet kontrolü sağlanmıştır.
Mısır asıllı Belçikalı Meslek Mektepleri Mütehassısı Prof. Dr. Omar Buyse, 1927 yılında yaptığı araştırma gezisi kapsamında Kütahya Vilayeti Uşak Kazasını da incelemiş ve Şeker Sanayi Okulu kurulmasını tavsiye etmişti.
Atatürk’ün talimatı ile Türkiye’de ziraatın yapısını incelemek, ziraatı geliştirmek, ürünleri artırmak ve bu alanda bir yüksek öğretimin nasıl yapılacağı hususlarında bir rapor hazırlamak için davet edilen ve 1928 yılında Türkiye’ ye gelen heyetin başında Almanya Tarım Bakanlığı Zirai Kurumlar Genel Müdürü Gustav Oldenburg vardır. Prof. Dr. Oldenburg başkanlığında on bir kişiden oluşan bir Alman bilim adamları kurulu, Türkiye’de ziraat ve veterinerlik alanında incelemeler yaparak konu hakkında Türk hükumetine bir rapor sunmuşlardır;
İçlerinde Berlin Yüksek Ziraat Mektebi Rektörü Schuht’ un da bulunduğu Alman bilim adamları, Türkiye’de ziraat öğretimi için Berlin Yüksek Ziraat Mektebi modelini önermişlerdir. Bunlar, taşrada kurulan Orta Ziraat Mekteplerinin ziraat öğretimi için uygun olmadıklarını da söylemişlerdir. Bunların tavsiyesi üzerine Ankara’da 1930 yılında Yüksek Ziraat Okulu kurulmuştur.
Bu rapor sonrası Prof. Dr. Omar Buyse‘nin 1927 yılında Uşak’ta kurulmasını önerdiği “Şeker Sanayi Okulu” uygun görülmemiştir.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte pancar eken çiftçi sayısı 1927 yılında 6.664 kişi iken, 1935 yılına kadar artış görülerek 56.425 kişiye yükselmiştir. Uşak Şeker Fabrikasının alım yaptığı bölgede 1932 yılında 55 bin dönüm pancar ekimi 12 bin çiftçi ailesi tarafından yapılarak 72 bin ton pancar işlenerek 10 bin ton şeker imal edilmiştir.
Müellifi Ömer AŞCI
© Copyright www.usaktayiz.com tüm hakları saklıdır. Kod, haber, resim, röportaj gibi her türlü içeriğinin tüm telif hakları www.usaktayiz.com.tr‘a aittir.
www.usaktayiz.com sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır.Bunlar www.usaktayiz.com ‘un yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz.
İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz.www.usaktayiz.com ‘daki harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. www.usaktayiz.com ‘da hiçbir bildirim yapmadan, herhangi bir zaman değişikliğe gidebilir.
Bu sitedeki bilgilerden kaynaklı hataların hiçbirinden sorumlu değildir.