Kurtuluş Savaşı döneminde Türk İnsanı’nın yaşantısı ve duygularını en iyi anlatan roman yazarlarımızdan Talip Apaydın en bilinen 4 romanında; mekan olarak Uşak’ı ,karakter olarak Uşak köylüsünü seçmiştir.
Talip Apaydın’ın Uşak’ı Anlatan Eserleri
Uşak şehrini mekan olarak seçen çok fazla edebi eser olmasa da var olanların içinde en iyisi olarak Talip Apaydın’ın Uşak’ı mekan seçen romanları ;
Toz Duman İçinde Romanı (1974);Hikayesi 1919 yılının yaz ayları, Uşak kasabası yakınlarında Tacım köyünde başlar.
Vatan Dediler Romanı (1981);Hikayesi 1920 yılının Ağustos ayında, Uşak kasabası yakınlarında Tacım köyünde başlar.
Köylüler Romanı (1991);Hikayesi 1922 yılının eylül ayı başlarında Uşak yakınlarında bulunan Tacım Köyü’nde başlar.
Sarı Traktör Romanı (1958);Hikayesi 1922 yılının Eylül ayı başlarında Uşak yakınlarında bulunan Tacım Köyü’nde başlar.
Talip Apaydın Kimdir?
Talip Apaydın;Türk Edebiyatı’nın 1950-1970 yılları arasına damgasını vurmuş “Köy Edebiyat Akımı” olarak isimlendirilen ekolün güçlü temsilcilerindendir.
Talip Apaydın, öykü ve romanlarında anlatım ve içerik bakımından bir arayış içine girmiştir. Köy ve kasaba gerçekçiliğinin yanı sıra, kent yaşamını da işleyen, eserlerinde kendi anılarından ve yaşantısından da izler aktaran bir yazar görüntüsü vermektedir. Hayallerden ve kurmacalardan ziyade çok gözlemlerinden yararlanan ve bireyi değil, toplumsal sorunları ele alan, yalın ve dolaysız anlatımıyla da dikkati çeken bir yazardır.
Kitaplarında anlattığı köy ve köylüler sefil ve sömürülmüş bir halde anlatılmıştır. Köy hayatıyla ilgili yazdığı yazılarında Köylü, zır cahildir ve hurafelere inanır. Köy ve köy halkı için hiçbir müspet bir yön olmayan yoksulluk ve cehalet içinde yaşayan insanlar olarak aktarılır. Köylüleri sürekli olarak olumsuzluklar içinde yaşayan insanlar olarak göstermesi, objektif olmayan bir tutum olarak değerlendirebilir. Köy toplumundaki tek iyi insan olarak öğretmeni göstermesi bir başka zaafıdır. Eserlerindeki fedakâr, cefakâr, modern dünyanın yüzü olarak gösterilen öğretmen modelleri, köylüyü eğiterek modern ve laik hâle getirmeye uğraşır. Roman ve öykülerinde Yaşar Kemâl, Kemâl Tahir ve Orhan Kemâl’in etkisi görülmektedir.
Ailesi
Talip Apaydın; 1926 yılında Ankara’nın Polatlı ilçesinin Ömerler köyünde doğdu.Babası Uşak Cephesinde de savaşan Kurtuluş Savaşı Gazisi İbrahim Apaydın olup annesi ise, Ankara Yörüklerinden Safiye Hanım’dır.
Kurtuluş Savaşı Dönemi’ni , İstiklal Mücadelesinin birçok cephesinde ve hatta Uşak Cephesinde de savaşarak pek çok kez yaralanmış Ankara Beypazarı’nın Kapılı köyünden babası Gazi İbrahim Apaydın’dan dinleyerek büyümüştür.
Babası Gazi İbrahim Apaydın, Yemen’de, Galiçya’da, Kafkas cephesinde ve Kurtuluş Savaşında cepheye koşarak kahramanca tetik çeken ve yaralı olarak köye dönünce topraksız, işsiz, ekmeksiz kalan gariban bir Anadolu köylüsüdür. Kurtuluş Savaşını sırtında çanta kayışının izleri, göğsünde 3 kurşun yarası ile bitirir. Köyünde ki geçim zorlukları nedeniyle göçtüğü Ankara’nın Polatlı ilçesinin Ömerler köyünde Safiye isminde bir yörük kızıyla evlenir. 1926 yılında arpa biçim zamanı bir erkek çocukları olur. Adını Talip verirler. İbrahim Bey,her yaralanışta onu yerden kaldıran, sırtında taşıyan komutanı teğmen Talip’in adını oğluna vermiştir.
Talip Apaydın, 3 yaşında iken 1929 yılında annesi Safiye Hanım’ın vefat etmesiyle babası tekrar evlenir. Talip analığının elinde kırgınlık içinde büyüyecektir.
Eğitimi
Talip Apaydın eğitim yaşına geldiğinde;Ömerler Köyü İlkokulu ile başlayıp Beypazarı’nda yoksul köy çocukları için açılan parasız yatılı “Yoksul Çocuklar Pansiyonu”na ve daha sonra Çifteler Köy Enstitüsü adını alacak olan Hamidiye Köy Öğretmen Okuluna devam edecektir.
Hamidiye Köy Öğretmen Okulu’na 1938’de kayıt olduğu gün babası; “Bu devlet seni okutuyor ya, tüm çektiklerim, tüm akıttığım kan ve ter helal olsun,” diyecektir.
Hamidiye Köy Öğretmen Okulu günleri onun için bir nevi aydınlanma dönemi olur. Okulda ki eğitim çalışkanlık,dürüstlük,birlikte çalışmak, üretimde bulunmak ve eser yaratmanın coşkusu üzerine kurgulanmıştır. Memleket sorunlarına eğilmeğe başlar. Köyler neden geri kalmış? Köylüler kimler tarafından sömürülüyor? Yoksulluktan, bilgisizlikten kurtuluş çareleri nelerdir?..vb. gibi soruları tartışır.
6 Haziran 1943 tarihinde Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Güzel Sanatlar Bölümü’ne kaydolur. Burada kitap okuma seferberliği vardır. Birçok yerli ve yabancı klasikleri okur. Edebiyat sevgisini geliştirir.O yıllar için çok tehlikeli fikirlerdir bunlar. Maksim Gorki, Panait Istrati, Sadri Ertem, Sabahattin Ali gibi hikayeci ve romancıları tutkuyla okur. Görüş ufkunu genişleten Kadın ve Sosyalizm, Sosyal Mücadeleler Tarihi, Gizli Pamuk Harbi gibi bilimsel kitapları inceler.
Bu okulda çok tanınmış simalardan dersler almıştı: Bunların arasında: İsmail Hakkı Tonguç, Sabahattin Eyüboğlu, Prof. Hikmet Birant, Prof. Selahattin Batu, Vedat Günyol, Prof. İrfan Şahinbaş, Yunus Kazım Köni, Faik Canselen, Hamdi Keskin, Mahir Canova, Ulvi Uraz, Ruhi Su, Aydın Gün, Mehmet Öztekin… O günlerde sevdiği yazarlara öykünerek hikayeler yazmağa başlar.
Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, 1946 yılı başlarındaki siyasi değişimi takiben, hükümete muhalif düşünceler üreten karşıt bir hareketin merkezi olarak suçlanmaya başlar.O günlerde emniyete imzasız bir mektup gelir. O mektupta Hasanoğlan’ın komünist yuvası haline geldiği öne sürülmektedir.
Sabahattin Ali, Behice Boran, Niyazi Berkes gibi öğretmenler ve Nazım Hikmet şiirleri ile rejim alehtarlığı yapıldığı, komünist manifesto okunduğu bildirilmektedir. Listede Talip Apaydın adı baş sıralardadır.
Apaydın, ilk şiir ve öykülerini 1945-1946 yıllarında Köy Enstitüleri Dergisi’nde yayımladı. Ayrıca Fikirler, Yeditepe, Beraber, Yeni Ufuklar, Varlık, İmece ve Türk Dili dergilerinde de yazıları şiirleri yayımlandı.
Evlilik
Talip Apaydın, kendisi gibi Köy Enstitüsü mezunu Halise Apaydın ile evlenir. Yaklaşık 65 yıllık mücadelelerini beraber yürüten Apaydın çiftinin Su, Aydın ve Güneş olmak üzere biri kız üç çocukları olur. (Mersan 2015: 98)
İlk Görev Yeri
Talip Apaydın 1946 yılında mezun olduktan sonra, Kars Cilavuz Köy Enstitüsüne öğretmen olarak atanır. Buradan sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü’nde eğitimini sonlandırır.
Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirmiş öğretmenlerin askere alınması kararı uyarınca Yedeksubay Okulu’na gönderildi. Dönem sonunda bir grup arkadaşı ile birlikte çavuşa çıkartıldı ve askerliğini çeşitli sürgün alaylarında tamamladı.
Tokat bölgesi gezici başöğretmenliği
1949’da Tokat bölgesi gezici başöğretmenliğine atandı. Tayinini Turhal Ortaokuluna yaptırır. Ancak eşi Halise’nin tayinini geciktirirler. Onun sakıncalı kişiliği bir ömür sürecek, dönemin esen rüzgarlarına göre bir ödüllendirilip, bir cezalandırılacaktır.
Turhal’ da öğretmenliğin yanı sıra yazın çalışmalarına ağırlık verir. Değerli aydın, şair, Dr. Ceyhun Atuf Kansu’nun dostluğu, bu taşra kasabasında Apaydın’a ilaç gibi gelir. Anılarında Kansu’dan “Duyarlığımı, bilincimi besledi” diye söz etmiştir.
Apaydın, şiir ve öykülerinde köy yaşamını işliyordu.O dönem popüler olan Köy Edebiyatı akımının temsilcileri arasında yer aldı.Apaydın, çoğu köy enstitülü yazar gibi köyü ve köylüyü, köy dışından gelmiş bir aydının gözünden anlatmış; gözlemciliğe dayanan gerçekçi bir eğilimi, yalın ve iddiasız bir anlatımı benimsemiştir.
Amasya Kız Öğretmen Okulu
Turhal’dan sonra Ankara’ya tayinini istemiş ancak Ankara’ya tayini sakıncalı görüldüğünden 1960 yılında Amasya’ya tayin edilmiştir. Amasya yıllarında Yeşilırmak’ın kıyısında Kız Öğretmen Okulunun kuruluşunda, eşi Halise Apaydın’la birlikte gece gündüz canla başla çalışmıştır.
Amasya Kız Öğretmen Okulu müdür yardımcılığı yaptığı sırada yazdığı bir oyunla Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı bir yarışmada ödül kazandı. Ancak, ödülü verilmedi. “Yapı” adlı şiirinin yayımlanmasından ötürü Bakanlık emrine alındı. Dönemin ünlü avukatları Halit Çelenk, Nevzat Helvacı, Cemal Reşit Eyüboğlu, Prof. Turan Güneş, Prof. Lütfü Duran, Prof. Muammer Aksoy’un hukuk mücadeleleri sonucu görevine iade edilmiştir.
Bu sırada Amasya Kız İlköğretmen Okulu’nun Uşaklı öğretmeni Günay Özkaya ile onun annesi Ayşe Hanımdan dinlediği Uşak Köylerinde ki Kurtuluş Savaşı Dönemi mücadele hikayelerini babasından dinlediği Uşak cephesi hatıralarıyla birleştirir.
1965 yılında TÖS’ün kuruluşunu gerçekleştiren gruba dahil olmuş, 1966 yılında açığa alınmasının ardından TÖS’ün verdiği misyonile Anadolu’nun çoğu yerini ve Uşak ilini gezme fırsatı bulmuştu.
1971 yazında eşi Halise Sarıkaya ilebirlikte Ankara Bahçelievler Ortaokulu’nda göreve başlamışlardır. 1976 yazında emekliye ayrılan yazar,1978’de Ecevit hükümetinde bakanlık müşaviri olarak görev almıştır.
Talip Apaydın’ın Eserleri
Talip Apaydın, yarım asrı aşkın dönemde, 17 roman, 220 öyküyü bir araya getirdiği 14 öykü kitabı, 2 şiir, 3anı, 4 deneme ve 4 tiyatro oyunu olmak üzere 44 eser yazdı.
Romanları:
- Sarı Traktör (1958)
- Yarbükü (1959)
- Emmoğlu (1961)
- Ortakçılar (1964, 1974)
- Ferhat ile Şirin (Halk için roman, 1965)
- Toprağa Basınca (Çocuklar için, 1966)
- Define (1972)
- Yoz Davar (1973)
- Toz Duman İçinde (1974)
- Tütün Yorgunu (1975)
- Kente İndi İdris (1981)
- Vatan Dediler (1981)
Şiir:
- Susuzluk (1956)
Öykü:
- Ateş Düşünce (1967)
- Öte Yandaki Cennet (1972)
- Koca Taş (1974)
- O Güzel İnsanlar (Çocuklar için Hikayeler, 1978)
- Yolun Kıyısındaki Adam (1979)
- Yangın (Çocuklar için) (1981)
Hatıraları:
- Bozkırdaki Günler (1952)
- Karanlığın Kuvveti (1967)
Tiyatro Eseri:
- Bir Yol (1966)
Radyo Oyunu:
- Yapılar Yapılırken
- Otobüs Yarışı (Yayımlanmamış radyo oyunu)
Talip Apaydın’ın Aldığı Ödüller
- 1964 Yılında “Toprağa Basınca” adlı çocuk romanı ile Doğan Kardeş Çocuk Romanı Ödülünü kazandı.
- “Yapılar Yapılırken ve Otobüs Yarışı” adlı basılmamış radyo oyunları ile 1970 TRT Sanat Ödülleri yarışmasında iki başarı ödülü aldı.
- 1975 Yılında yazdığı “Tütün Yorgunu” adlı eseri ile 1976 da Fikret Madaralı Roman ödülünü aldı.
- “Köylüler” romanı ile 1992 Orhan Kemal Roman ödülünü aldı.
- Yine “Köylüler” romanı ile “Edebiyatçılar Derneği Büyük Ödülü”nü aldı.
- 17 Nisan 2009 ‘da “Köy Enstitüleri Vakfı Eğitim Başarı Ödülünü aldı
Ölümü
Talip Apaydın, 28 Eylül 2014’te, 88 yaşında, Ankara’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir. Baş dönmesi şikâyetiyle gittiği ve yaklaşık iki ay tedavi gördüğü,Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde hayata gözlerini 99 yaşında yuman yazar, devlet erkânının ve binlerce seveninin katıldığı kalabalık bir cenaze merasiminin ardından, doğup büyüdüğü şehirde, Ankarada,toprağa verilmiştir. (Mersan 2015: 98-99)
Yazan: Ömer Aşçı